Feza Kürkçüoğlu, "İsrail silah endüstrisinin Filistin Laboratuvarı’ndaki vahşi deneyleri", 10haber.net, 14 Ekim 2024
Uzun yıllar Filistin’de yaşamış Yahudi gazeteci Antony Loewenstein, Filistin Laboratuvarı’nda İsrail’in silah sanayindeki hızlı yükselişini 'içeriden' biri olarak ilk kez bu denli kapsamlı ele alıyor. Okuduklarımız, kâbusu anlamlandırmamıza yetti.
Bir yılı aşkın bir süredir bütün dünyanın gözü önünde Filistin’de yaşanan kıyım, katliam devam ederken, İsrail devleti tarafından her gün insanlık suçu işlenirken Avustralyalı gazeteci, yazar Antony Loewenstein’ın Filistin Laboratuvarı: İsrail İşgal Teknolojilerini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor? adlı kitabı, Özlem Özarpacı’nın çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıktı.
Antony Loewenstein’ın anne ve babasının ebeveynleri 1939’da Nazi Almanyası ve Avusturya’dan kaçarak Avustralya’ya gelmiş. Milliyetçi-muhafazakâr bir ortamda büyüyen Loewenstein’ın hem Yahudi hem gazeteci, hem de uzun yıllar Filistin’de yaşamış ‘içerden’ biri olarak kaleme aldığı, tanıklıkların yanı sıra çok sayıda kitap, makale, haber, rapor, belge ve röportaja yer verdiği kitabı tüm dünyada ilgiyle karşılandı.
İlk kez bu denli kapsamlı
Filistin Laboratuvarı, yayımlanmış Filistin kitapları arasında daha önce böylesine kapsamlı bir şekilde ele alınmamış olan İsrail’in silah sanayindeki hızlı yükselişini konu edinmekte. Savaşlardan en fazla çıkarı olan silah tüccarlarının ve İsrail’in son 10 yıldır devlet destekli geliştirdiği ‘yeni nesil’ silah ve savunma ekipmanının geçmişten günümüze izlerini süren Loewenstein, Filistin’de süregelen ‘ebedi işgali’, geliştirilen ayrılıkçı ve ırkçı politikaları Filistin’de gazetecilik yaptığı 2000 yılından itibaren izlemekte.
Gazeteci, yazar Nathan Thrall’dan bir alıntıyla başlıyor kitap: “Güney Afrika’daki apartheid 46 yıl sürdü; İsrail’inki ise 72 yıl ve devam ediyor.” Loewenstein önce İsrail sonra da Batı medyasının Filistin meselesinde aldığı tutumu, isteyerek ya da ‘mecbur bırakılarak’ -ki her zaman bunun utancını yaşamaktansa yazmamak, yapmamak mümkündür- İsrail lehine yayın yaptıklarını uzun uzadıya anlatmakta. ABD ve İsrail ilişkilerine etraflıca değinen yazar, kitabın omurgasını oluşturan tezini şu cümleler ile ifade etmekte:
“Filistin, İsrail’in imalathanesi; hemen yanı başında, işgal altında bir ulus İsrail’e en isabetli ve başarılı hâkimiyet yöntemlerini geliştirmesi için milyonlarca zapt edilmiş insanla dolu bir laboratuvar sunuyor adeta. İdeal etnik milliyetçi devlet modeli olarak İsrail, bu yöntemleri ticarileştirmeye çalışıyor.”
1940’lardan beri Filistinlilere uygulanan muamele aynı
İsrail’in tarihsel süreç içinde etnik milliyetçi bir politika izlediğini, İsrail tarihinin kilometre taşlarına basarak örneklerle aktaran Loewenstein, “2021’de İsrail Devlet Arşivi’nde gizliliği kaldırılan belgelere göre, 1940’lardan bu yana Filistinlilere uygulanan muamelelerde bir değişiklik olmamıştı” derken Filistinlileri ‘düşman’ görme, sürgün etme, o da olmuyorsa topraklarını işgal etme, onları duvarlar arasına hapsetme politikasının sürdüğünü vurgulamakta. 1948’den beri bu politikanın istikrarla uygulandığı, İsrail’in hep öne sürdüğü ‘terörle mücadele’ ya da ‘vatanı savunma’ söylemlerinin tarihsel gerçeklerle uyuşmadığı söylenebilir. 21. yüzyılın başından itibaren İsrail, apartheid devlet olmakla yetinmeyip bir adım öteye geçti; nihayetinde yaşadığımız katliamlara girişen, soykırımcı bir devlet olarak tarihteki yerini aldı.
‘Küresel güvenlik devleti’ modelinin pazarlanması
Loewenstein, İsrail’in, ürettiği ve üretmeye ‘gururla’ devam ettiği yapay zekâ ile donatılmış silahlarını, Filistin’de, Gazze’de kullanmasının ardında ‘küresel güvenlik devleti’ modelini ‘pazarlama’ isteği olduğunu belirtirken belki yakın bir gelecekte dünyayı bekleyen tehlikeye de işaret etmekte. Bu silahların, örneğin insansız hava araçlarının (İHA) ‘aslında insani nedenlerle sivilleri korumak için yapıldığı’ söyleminin, 7 Ekim 2023’ten bu yana Filistin’de katliamlarda kullanılan İHA, füze, bomba ve siber saldırılar sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısı 42 bini geçmişken dünyayı ‘sivilleri koruduğuna’ inandırması mümkün mü?
İsrail savunma sanayi hakkındaki Loewenstein’ın değerlendirmeleri şöyle:
“İsrail’in gözetim teknolojileri, İHA’lar ve hararetli etnik milliyetçilik kulvarındaki küresel liderliği yakın zamanda gölgelenecek gibi değil. İsrail şu anda bu sistemi sürdürdüğü için ne siyasi ne de mali bir bedel ödüyor.”
Ardından da yeni nesil silahların yanı sıra ‘en ölümcül saldırı ve savunma programlarına’ talebin artacağı ve bundan da ilk elde İsrail’in yararlanacağını öngörüyor. İsrail silah sanayinin nasıl geliştiğini anlatırken, İsrail’in Güney Afrika’da katliam yapanlara silah sattığından sessiz kaldığını da hatırlatıyor. Filistin’de bugün yaşanan insanlık suçuna karşı dünya ülkelerinin birçoğunun aldığı tavrı da ikiyüzlü olarak nitelendiriyor.
‘Sessizlik’ kaçınılmaz
İsrail, ürettiği ileri teknolojili silah ve savunma ekipmanlarını dünyanın birçok ülkesine sattı ve satmaya devam ediyor. Filistin’de denediği yeni silahları ve sonuçları bütün dünya tarafından izleniyor, kimilerine göre yaptığı ‘başarılı sunumlarla’ silah pazarındaki yerini koruyor. Aynı zamanda da silah sattığı ülkelerin Filistin ve diğer ülkelerde yaptığı, yapacağı her türlü kıyıma karşı yaptırım uygulamalarını önlüyor. Bu ülkeler bir yandan katliamlara son verilmesini istediklerini söylemekte, diğer yandan da İsrail silahları ve ekipmanlarını almaya ve İsrail’e silah satmaya devam etmekteler: ‘Sessizlik’ kaçınılmaz.
Filistin Laboratuvarı’nın sonundaki ‘Sonuç’ başlıklı bölümden bir alıntı yapalım:
“İsrail’in Filistin laboratuvarı küresel bir yıkım ve şiddetten besleniyor. Ulus-devletlerin giderek artan sıcaklıklarının etkisini azaltmak için aktif önlemler almak yerine kendilerini İsrail tarzında gettolaştıracakları bir gelecekte, kötüleşen iklim krizi de İsrail’in savunma sektörüne fayda sağlayacak.”
Okuduklarımız, yaşadığımız kâbusu anlamlandırmamıza yetti. Neyse ki Loewenstein, bu karanlık ve karamsar tablonun böyle sürmeyebileceğini, İsrail ve işbirlikçisi ülkelerin gerçeği örtme, çarpıtma çabalarının artık gençlerde işe yaramadığını da yazmakta...