ISBN13 978-605-316-320-6
13x19,5 cm, 96 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Kara Toprağın Aile Portresi, s. 11-13

Cerrahlar anneannemin memesini aldıklarında, ellerini boş yerin üzerinde tutmaya başladı. Rahatsızlık veren bir şeyi gizler gibi. Hem bir şefkat kovuğu hem de parmaklarımızın arasından akıp giden zamandan geriye kalanı ölçme birimi olarak hatırladığım avucu, artık bir de kilise kubbesiydi. Yıkılmış bir kilisenin kubbesi. Harabenin önünde duruyor ve fresk parçalarına bakıyorduk, üzerinde doktorların geç teşhisleri ve insanların gecikmiş duaları seçiliyordu.

Köyün kadınları, kendini nasıl hissettiğini görmeye gelirdi. Garip bir turistik cazibe merkezidir acı. Dünyanın bir yerlerinde büyük trajediler için giriş ücreti alınır. Birine yıllarca işkence yapılan evler, birilerinin topluca kurşuna dizildiği okullar, tren enkazları. Anneannemin yarasına bedava giriliyordu. Bazen ziyarete gelen kadınlara sadece kesilen memenin ağrıdığını söylüyordu, ama onlar bedenden uzun zaman önce ayrılmış bir et parçasının nasıl ağrıyabileceğini anlamıyordu.

Dedemi birkaç kez hastaneye gönderdi – gidip ona memesini getirsin ki bahçeye gömsünler. O bahçeden yıllardır iyi mahsul almıştı. Ama meme dikilecek bir organ değildi, ondan sadece laboratuvar kültürü alınabilirdi.

Dedem doktora gitmiş ayağına yatıyordu. Özel bir belge gerektiğine dair yalanlar uyduruyor, bazen de sürenin dolduğunu söylüyordu, ama bu oyalama taktiklerini uzun müddet sürdüremedi. Bu yüzden bir seferinde eve kasaptan alışveriş yaparak döndü. Değerli gıdayı dövmeye başladı, her vuruşla daha acımasız oluyordu, eti derman bulmak için dövüyordu ama tedavi yöntemi işe yaramadı. Dışarıdan kışlık, örneğin isli sucuk hazırlayan gayretli bir evsahibine benziyordu. İsli sucuğun da en güzeli, harı geçmiş ateşin dumanında yapılır. Eti kedilerden ve anneannemden uzak tuttu, ta ki yeterince kuruyup cansız memeye benzeyene kadar.

Köpek Karaman’ın mezarına yakın bir yere küçük bir çukur kazdılar. Kuru eti içine yatırdılar. Tören havası yoktu. Anneannem için önemli olan, tüm parçalarıyla bir arada olmaktı; bedeninden bir şey eksik olursa bu dünyadan ayrılamayacağına inanıyordu. Dedem için önemli olansa onun son arzusunu –bütün olmak– yerine getirmekti.

Memesinden sekiz yıl daha uzun yaşadı anneannem.

Bu süreçte çok sohbet ettik. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyorduk. Durumu sohbetle maskelemeye çalışıyorduk. Yine de maske her seferinde yırtılıyordu: Partizan Vela Peeva’nın kesilen başı hakkındaki şarkıyı hatırlayıp hatırlamadığımı soruyordu aniden; dedem yabancı birinin memesini getirmiş, başka bir kadın da şimdi onu arıyor olabilir mi diye kurguluyordu; ona bir kez daha dikkatlice bakmamı, sol tarafında bir kız bedenine sahipken sağ tarafında nasıl da çökmüş bir ihtiyar gibi olduğunu görmemi istiyordu. Konuşmalarımız da öyle olmaya başladı – sol tarafta yankı vardı, sağda ise ona eşlik eden sessizlik.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X