ISBN13 978-975-342-920-7
16x24 cm, 64 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Betül Kanbolat, "Oppenheimer, Yalınayak Gen ve Ateş Paradoksu", BirGün gazetesi, 25 Ağustos 2023

Amerikan film endüstrisi Barbie pembesi ve nükleer ışımalı ateş kızılı ile 2023 yazına damga vurdu. Beyaz perdenin büyüsü tartışılmaz. Sinema filmlerinin kitlesel etkilerinin ürpertici ve sorgulanması gereken bir yönü olduğu da açık. Markaların duygularımıza seslenen sempatik dili maalesef toz pembe dünyalar yaratmıyor. Tarihin anlatılmamış ya da az bilenen yönlerine gücü elinde bulunduranların penceresinden bakmak görüşümüzü sınırlayabiliyor. İnsanlık suçları öyle kolayca temize çekilmiyor! Tanrılardan çalınıp insanlara teslim edilen ATEŞ, usta yönetmen Christopher Nolan’ın American Prometheus kitabından uyarlayarak yazıp yönettiği, biyografik temaya sahip Oppenheimer adlı filmin merkezinde. Filmde, bilim insanlarının zihinlerindeki har, asker-devlet-akademi arasındaki ilişkiler ağına, savaşın körleştirdiği insanların sevincine, masum insanların bedenlerine sıçrıyor. Heyecan yaratıyor, yanıltıyor, yakıyor, eritiyor!

Elma ve armudu karıştırdığımı düşünenler olabilir

Oppenheimer aracılığı ile bir bilim insanının içindeki gücü ve gücün yarattığı çelişkileri milyonlar izledi. Onlardan biriyim. Ağustos 1945’te Japonya’ya atılan atom bombalarıyla insanlık tarihinin en ürpertici ve sonuçları net olarak kestirilemez saldırıları gerçekleşti. Kalıcı barış masalıyla dünyayı hizaya sokmak isteyenlerin 7. sanat aracılığıyla yansıttıkları bir tarafa, ben savaşın masumlara yaşattığı acıyı Keiji Nakazawa’nın Hiroşima’da yaşananları küçük bir çocuğun gözünden ele aldığı trajik ve otobiyografik çizgi roman serisi YALINAYAK GEN ile hatırlamayı tercih ediyorum. Atom bombasının belgeseli niteliğindeki seri sırasıyla ‘Hiroşima’nın Hikâyesi’ni; savaş gündemine rağmen kentte yaşayan sivil halkın olağan küçük mutlu hayatlarını, ‘Bombanın Ertesi Günü’nü, ‘Bombadan Sonra’ yaşananları, ‘Küllerin İçinden’ doğan azmi ve umudu, geride kalanların ‘Bitmeyen Savaş’ını, ‘Gerçeği Yazma’ mücadelesini, ‘Kemikler Toza Dönüşürken’ kaybettiği ailesine duyduğu özlem ve inançla gücünü tazeleyen hatta ‘Ölüm Tacirleri’ne kafa tutan ayakları çıplak, ruhu başak tarlaları kadar aydınlık bir çocuğun güven yolculuğunu anlatıyor. ‘Sınırları Aşmak’, ‘Asla Vazgeçme’mekle mümkün oluyor. Nakazawa saldırıların Japon toplumunda yarattığı derin ruhsal yaralanmaları tüm yönleriyle aktarıyor. Elma ve armudu karıştırdığımı düşünenler olabilir ancak nazarımda etkileyici oyuncuları ve güçlü efektleriyle 100 milyon dolarlık bir film, okuduğum 10 kitabın ihtişamına yaklaşamıyor.

Ateş sıradan hayatları sıra dışı düşüncelere sürükleyebilir

Ateşi, Margaret Atwood’un “bir şeyi başka bir şeye yol açtığı an” olarak ifade ettiği gerçek bir başlangıç olarak da düşünebiliriz. Ateş bazen hiddet, bazen ilham. Kimine göre tutkunun şiiri, kimine göre acı, kül ve ölüm.

Ateş sıradan hayatları sıra dışı düşüncelere sürükleyebilir. Fransa’da küçük bir kasabada telgraf operatörlüğü yapan Gaston’un hikâyesinde olduğu gibi. 1. Dünya savaşına katıldıktan sonra yaşamı başka bir yöne giren genç adam, fizik ve kimya öğretmenliğinden sonra felsefe doktoru olarak bilim felsefesi dersleri vermeye başlıyor. Ateş, GASTON BACHELARD’IN HÜLYASI adlı kitapta da merkezde. Filozofun yaşamı ve ateşten ilhamla yapılandırdığı felsefesi küçük okurların yorumuna açılmış. “İnsanların ateşi evcilleştirmeden önce ona dair hayaller kurduğunu” unutmayan düşünür, ateş aracılığıyla ‘dünyadaki varlığımızı teyit eden’ kokulara, lezzetlere ve tüm bunların bizi çocukluğumuza ulaştırma maharetine dikkat çekiyor. Maddenin kimyasını şairane ifadelerle yorumluyor. Cephede tanık olduğu şeyler ona evine döndüğünde ateşi inceleme kararı aldırıyor. Ortama dayanma gücünü ise kalbindeki ateşten aldığını ifade ediyor. Kitapta düşünüre Prometheus’un modern ve ürkütücü örneği olduğunu düşündürten görüntü hangisi? Ateşin serbest ya da sınırlı halleri ve birbirine sarılıp kendinden yeni biçimler doğurma gücü okuru da cezbediyor. Ateş yaşam mı, ölüm mü? “Yanarken her şeyi yok eden ateş, aynı zamanda bütün yeni başlangıçların kaynağı” mı? Bachelard, ateşin cehaletin eline düşünce büründüğü hali bilim insanının eline geçtiğinde şekillenen yazgısından ayırıyor. Bu bölüm okura düşüncede derinleşme olanağı sunuyor. Düşünüre göre bilimsel çalışmalar denge gerektiriyor. İmgelerle ifade ettikçe ateşin anlaşılmasının zorlaşacağını dile getiren Bachelard’ın öğrencilerine aktardığı ‘ampul ile mum alevi’ mukayesesi etkileyici. Isı ve ışıktan söz etmeden ateş ile ilgilenmek mümkün mü? Kalbi imgeleri överken zihni bilime hizmet eden düşünürün ateş paradoksuna davetlisiniz.

Tanrılardan çalıp aramızda paylaşamadığımız yüce ATEŞ! Rilke’nin dediği gibi “Sakın ola bütün yaptığımız, yabancı bir güneşin altında onca zahmetle alınan yoldan geri dönüp hep aynı yere gelmek olmasın?” Galiba bunu ancak hepimizin soluğu tükendiğinde anlayacağız.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X