Halim Şafak, "Dünyaya Kafa Tutan Köy", Bireylikler Dergisi, Temmuz-Ağustos 2016
Yaşadığımız zaman kapitalizme eklenmiş muhafazakârlığın çağı olduğu kadar buna karşı gelen eylem ve direnişleri de kışkırtan yerel eylem ve direnişlerin de çağıdır. Başlangıçta daha çok çevreyi ve şehri savunan bugün de benzer özellikler gösteren yerel direnişlerin bugünü ve geleceği belirleyeceği hem genel hem de küresel düzeyde başka yerel ya da değil eylem ve direnişleri kışkırtacağı muhakkak söylenmelidir.
Dünyanın bir anda değişmesinin ve dönüşmesinin mümkün olmadığını ve bunun oldukça uzun zaman istediğini hatta büyük ölçüde daha ilerilerde duran bir gelecek hayali ve projesi olduğunu bildiğimize göre yerel direniş ve eylemlerle yaşadığımız dünyayı onu kastedenlere karşı hem savunup hem de kendimize yaşama alanları oluşturabiliriz.
Kaldı ki yerel direnişler Teodor Kazinski’nin sözünü ettiği dünyaya rağmen dünyanın içinde yaşayabileceğimiz özgürlük alanlarının mümkün olduğunu tüm dünyaya çoktan göstermiştir. Gezi Parkı’ndan Munzur çayına ordan Carettepe’ye ve dünyaya yayılan yerel eylemlerin tek dert ettiği savunma ve talep etme gibi görünse de ve öyle olsa da orda otoriteye rağmen bir hayat da oluşmakta ve söz konusu alan bu hayatı yaşamanın imkânı ve yeri haline gelmektedir.
David Harvey savunmadan bir hayat biçimi inşa etmeye geçmemiz gerekir derken tam da bunun altını çizmektedir. Kaldı ki bu hayatı savunma ve inşa etme ister istemez politik olanı da kendine dâhil etmekte hiç tereddüt etmeyecektir. Çünkü öncesinde sonrasında kapitalizme ve otoritelere karşı dünyayı her hangi bir bölgesini savunma ve orda bir hayat oluşturma amacı güden her bir şey bu talebiyle politikliğini de baştan ilan etmiş olmaktadır.
Dünya böyle bir hayat oluşturulduğu ve o alanda yaşamanın sürdürüldüğü örneklerle doludur. Bu dediğimize tarih boyunca anti-otoriter tavrın eğilim olmaktan çıkıp yerel bir direniş haline geldiği İspanya’nın Endülüs bölgesi en iyi örneklerden biridir. Endülüs bölgesi aynı zamanda anti-otoriter ve anarşist sol ya da değil eğilimlerin yerelde özgürlük alanları oluşturduğu ve o alanda yaşamayı sürdürdüğü bir geçmişe de sahiptir.
1970’lerin başında Juan Manuel Sanchez Gordillo’nun önderliğinde ”su kullananın/toprak işleyenin” şiarından yola çıkarak Alba Düşesi’nin topraklarını işgal etmeyle başlayan bir direniş ve savunmanının sonunda Marinaleda köyünü bir özgürlük alanı yapmakla kalmamış onu birlikte yaşama, karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmanın belirlediği bir dünya haline getirmiştir. Yürüyüş, toprak ve mekân işgalleri, açlık grevleri bunların sonucunda yaşanan işkence ve cezaevlerinden geçen bu ortak mücadele kapitalizme ve krizine karşı Marinaleda köyünü birlikte yaşamanın en önemli örneklerinden biri haline getirirken dünyaya da başka bir dünyanın mümkün olduğunu yaptıklarıyla göstermiştir.
Bunu Endülüs bölgesinde anti-otoriter sol eğilimler kadar yerelin başka bir deyişle Murray Bookchin’in demesiyle kırsalın en belirgin ve önemli özelliklerinden olan karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmaya borçluyuz. Bu ve benzeri örnekler ihtiyatla da olsa bir yerel ve kır tartışmasını dayatıyor. Yerelin ürettiği üretebileceği muhafazakârlıklara ve kimi sorunlu gelenek ve alışkanlıklara rağmen şehir karşısında hala birlikte yaşamanın örneği olmayı sürdürdüğünü biliyoruz. Dünyayı değiştirip dönüştürmemiz de bu karşılıkla yardımlaşma ve dayanışmanın insanlığın genel tavrı ve geleneği haline getirmemizle ancak mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Bu dediğimiz yine ihtiyatla belirtmemiz gerekirse aynı zamanda yerli halkların kapitalizme ve otoriteye karşı mücadelesi olmaktadır. Söz konusu halkların genelde böyle bir yeteneğe sahip olması tarih boyunca orda ve birlikte yaşamaları ve hala yaşıyor olmaları ile ilgilidir. Burada geçmişle hem mekânsal hem de yaşanmışlık temelinde kurulan ilişki ister istemez o geçmişe kastedilmesi halinde savunma ve koruma temelli bir reflekse ve bunların daha ilerisinde orda hayatını yaşamayı sürdürmeye ve yeniden yeniden inşa etmeye ve kurmaya yol açması beklenmelidir.
Simon Cirtchley’in :”Yerli kadimdir, ortaklaşmacıdır, gelenekseldir ve ahlaklıdır, yeryüzüyle ve yeryüzünün doğal kaynaklarıyla organik bir sempati içinde hareket edebilmesini sağlayan zengin bir bilgelik mirasından yararlanabilmektedir.” Demesi de bunlarla ilgilidir. (Sonsuz Talep /Bağlanma Etiği, Direniş Siyaseti, Çeviri: Tuncay Birkan, Metis, 2010)
Ama burada yerlinin Kayseri gibi ticaretin belirlediği ya da tamamıyla ticaret alanı ve ticaretin kendisi haline getirmiş şehirlerle ve onların bunlara eklenmiş ahalisiyle bir ilgisinin bulunmadığı özellikle belirtilmelidir. Kaldı ki şehirde de kırda da direniş ve mücadele daha çok periferideki ve mekânsal özelliklerini koruyan merkez semt ve mahallelerin eski ve yeni ahalileri tarafından özellikle şehrin soylulaştırılmasına karşı yapılmakta ve verilmektedir. Hayatın doğusundan batısına Henri Lefebvre’nin demesiyle devlete ve müteahhitlere tabi kılınan şehirler soylulaştırılırken asıl ahalileri de sürülerek mümkün bir direniş de, ihtimali de ortadan kaldırılmaktadır. (Şehir Hakkı, çeviri: Işık Ergüden, Sel, Mart 2016) Bu durumun ahaliler tarafından buna bir direniş ve karşı çıkma çağrısı olarak algılanması beklenmelidir. Bu noktada Simon Cirtchley’in küreselleşmeyi yerliğinin şiirini tehdit eden şey olarak kabul etmesi de küresel kapitalizmin yerele dönük onu kendi alanı haline getirme arzusu ve merakı ile ilgilidir. Ahalilerin bu ilgiye karşı da bir direniş örgütlemeleri ya da direnişlerine böyle bir özellik kazandırmaları da gereklidir. (agy)
Londra doğumlu gazeteci Dan Hancox’un gidip gelerek, uzun bir süre Marinaleda köyünde kalarak yazdığı Dünyaya Kafa tutan Köy'le okura böyle bir dünyadan ve o dünyaya ulaşma yolunda verilen mücadeleden haberler veriyor. (Çeviri: Ali Karatay, Metis, Mayıs 2016)
Toprakların işgal edilmesinden bu toprakların işlenmesine ve topraktan çıkan ürünün hep birlikte tüketilip artanın da değerlendirilmesine ve bunun birlikte yardımlaşma ve dayanışmayla yaşanan bir hayat kadar otoriteye ve küresel kapitalizme karşı bir direniş haline getirilmesi sürecini ve sonrasını kendi gözlemleri kadar Marinaleda köylüleri ve onların önderleri Gordillo’nun ağzından anlatıyor. Dan Hancox bu kitabıyla Todd May’ın canlandırma dediği şeyin sendika, kooperatif, belediye ve sol örgütlenmelerin de katkısıyla nasıl kalıcı bir birlikte üretme ve yaşamaya dönüştürülebileceğinin somut bir örneğini Marinaleda köyü özelinde başka hayatları ve direnişleri kışkırtması mümkün bir bugün ve gelecek önerisi olarak ortaya koyuyor.
Bu noktada Marinaleda köylülerin önderi Gordillo’nun komünizmi tarifsiz bir dayanışma duygusu olarak kabul etmesi oluşturup kalıcılaştırdıklarını oluşturan düşünceyi belirtmekle kalmıyor dünyayı kuranın ve inşa edenin insanın karşılıklı yardımlaşma duygu ve düşüncesi olduğunu da bir kez daha yüksek sesle ifade etmiş oluyor. Onunla da kalmıyor dünyanın kapitalizmle her düzeyde ancak bu karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmayla mücadele edebileceğini ve yine savaşsız ve sömürüsüz bir dünya hayalini ve talebini de karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma arzusunun gerçekleştirmesinin mümkün olduğunu da bir kez daha hatırlatıyor.
Gordillo bu noktada hem köylülerin hem de başkalarının gösterdiği ilgi ve dayanışmayı ise eylemle propagandayla açıklıyor. Başka bir deyişle gelişen haberleşme araçlarına ve yollarına bağlı olarak eylemin kendi propagandasını yaptığını söylemesi geneldeki ilginin kaynağını da belirtmiş oluyor. Kaldı ki Gezi Parkı ve Cerattepe ve daha başka örneklerde olduğu gibi aynı propaganda eylem ve direniş aha fazla kitleselleştirmekle kalmayıp küresel bir direniş haline gelmesine de sağlıyor.
Yaşadığımız coğrafya uzun zamandır merkezdeki direniş ve eylemler kadar çevre ve şehir temelli ama politikleşmeye eğilimle yerel direniş ve eylemlerle ve eylemlerin kendini propagandasından da güç alarak küresel kapitalizme karşı bir mücadele veriyor. Gezi Parkı bu mücadelenin tüm dünyada örneklik oluşturan ve bu anlamda başka semt, köy ve mahalleleri kışkırtan bir canlandırma olduğu söylenebilir. Geriye bu canlandırmaları kalıcı bir hayata ve biçime dönüştürmek kalmıştır. Dan Hancox Dünyaya Kafa Tutan Köy'de bu hayatın nasıl kalıcı ve yaşanır hale gelebileceğini içine düşülen sorun ve çelişkileri de atlamadan söz konusu etmektedir. Dünyaya Kafa Tutan Köy Marinaleda’lıların kapitalizme karşı karşılıklı yardımlaşma temelli bir mücadele çağrısı olduğu kadar birlikte yaşama çağrısıdır.