Bilge Karasu'nun Göçmüş Kediler Bahçesi adlı romanının çevirisiyle ABD'de Ulusal Çeviri Ödülü'nü kazandınız. Törende Göçmüş Kediler Bahçesi için '20'nci Yüzyıl'ın en önemli yapıtlarından biri' nitelemesi yapıldı. Kitabın ABD'deki yorumları hakkında bilgi verebilir misiniz?Kitaba ilişkin yorumlar çok olumlu. Karasu'nun kurgu yeteneğini, felsefi derinliğini, deneyselciliğini, anlatı örgüsünü öven yazılar. Hepsi de doğru. Kitabın Borges'i, Kafka'yı, Beckett'ı, Calvino'yu hatırlattığı söylendi. Benim en hoşuma giden yorum, kitabın arka kapağında yer alan, Karasu'nun Yaşar Kemal'in romantizmi ve Orhan Pamuk'un posmodernizmi arasında önemli bir köprü oluşturduğunu belirten yorum.
Türkiye'de çevirmenler pek tanınmaz. ABD'de bu durum nasıl?Türkiye'ye göre daha çok tanınıyorlar, fakat fark tahmin edilenden çok daha az. Kendilerini ismen tanıtabilmiş çevirmen sayısı sınırlı. Belki sorulması gereken soru şu: Çevirmenler neden, ne derece tanınmalı? Tabii ki çevirdikleri yazar ya da yapıt kadar değil. Fakat çevirinin de derin bir edebiyat ve estetik duyarlılık istediği düşünülürse çevirmenin tanınması gerekli geliyor bana. Bir de yurtdışında yabancı yazarları yayınevlerine ilk tanıtan çevirmenler oluyor.
Bilge Karasu'nun ABD'de tanınması için özel çaba harcıyorsunuz. Size göre Karasu'nun edebiyattaki önemi nedir?Çabamın biri çok kişisel. Karasu'yu ilk okuduğumdan beri kitaplarına derin bir tutkuyla bağlandım. Garip bir yakınlık, tanışıklık hissettim. Bunun yanı sıra Karasu'nun modernizmi tanımlayan yazarlarla birlikte düşünülmesi gerektiğine inandım. Mann, Kafka, Proust, Joyce gibi...
Karasu'nun yanısıra Elif Şafak ve Murathan Mungan'ın yapıtlarını da İngilizce'ye çevirdiniz. Onların yapıtlarına tepkiler nasıl oldu?Onlardan ve Latife Tekin'den çevirdiklerim kısa öyküler. Hepsi ABD'nin önemli sanat dergisi
Grand Street'te yayımlandı, ilgiyle karşılandı. Bence üçü de dünya okurunun ihtiyacı olduğu yazarlar.
Orhan Pamuk, ABD'de çok ilgi gördü. Şimdi de siz Karasu'nun kitabıyla bu ödülü kazandınız. Türk edebiyatının yurtdışında ilgi gördüğünü ya da keşfedildiğini söylememiz mümkün mü?Genellemek mümkün mü bilmiyorum ama eğer böyle bir ilgi doğmuşsa devamını getirmek gerek. Sadece ABD'de her yıl 1000 kadar edebi eser çevirisi yayımlanıyor, geçen iki yılda Türkçe'den çevrilip yayımlanan kitap sayısı ise sadece dört. Bu dört kitaptan ikisinin ödül alması da Türk edebiyatının yurtdışında şansı olduğunu gösteriyor.
Yurtdışında olduğu gibi ülkemizde de edebi eserlerin ötesinde best-seller olarak nitelendirilen kitaplara ilgi yoğun. Size göre yurtdışındaki okur için bir eserin edebi olarak nitelendirilmesi için gerekli kriterler neler?Bu üniversitedeki öğrencilerimin de çok sık sorduğu bir soru. Kalıcılık önemli bir nitelik. Nesilden nesile yeni okura hitap etme gücü. Her okunuşta derinleşen anlam örgüsü, anlatı biçimi. Kendi okunurken başka edebi eserleri ve başka eserler okunurken de kendini çağrıştırma gücü.
Yurtdışında son yıllarda tasavvufa yoğun ilgi var. Doğu felsefesi merak edilen konuların başında geliyor. Bu konuyu içeren kitaplar da oldukça ilgi çekiyor. Bunun nedeni nedir?Yoğun bir dine uyanış var. Bu dönemde dinler hem uzlaştırılmaz farklılıklar, hem de bağdaştırıcı, barışçıl olanaklar sunuyor. Dinin özünde zaten barıştırma amacı var. Tasavvufun vaadettiği de bu. Gücüm yetse Elif Şafak'ın Pinhan romanını dünyanın her diline çevirmek isterdim. Şu anda çevirmekte olduğum Karasu'nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı din, inanç, ayrılık, bağdaşım temalarını çok çarpıcı ve derin bir şekilde işliyor.
Planlarınız arasında hangi yazarların kitaplarını çevirmek var?Çalıştığım proje en azından bir yıl daha alacak. Karasu'nun bu romanı dokuz yıldır çevirmeye hazırlandığım bir kitap. Önceden çevirdiğim
Troya'da Ölüm Vardı ve
Göçmüş Kediler Bahçesi'nden çok daha zor bir eser. Dileğim bu çeviriyi başarabilmek, sonrası kısmet.