Metis'in
Antikapitalist Kılavuzlar Dizisi çerçevesinde yayınlanan
Dünya Sosyal Forumu, Aşağıdan Küreselleşme Hareketi ve Direniş adlı kitabın yazarı F. Levent Şensever’le İstanbul Sosyal Forumu’nun küçük odasında sohbet ettik. Küreselleşme karşıtı hareketin eylemcilerine ve gençlere bir kılavuz oluşturmak amaçlı kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümünde Dünya Sosyal Forumu nedir, amaçları nelerdir gibi sorulara yanıt buluyor. Dünya Sosyal Forumunun 2001’de başlayan ve hızla gelişen yeni bir süreç. İlk foruma 40 bin kişi katıldı. sonrakilere ise 60 ve 100 bin katılımcı geldi. Şimdi dünyanın her yerinde ulusal ve yerel sosyal forumlar çıktı. Dolayısıyla hızla genişleyen bir hareket sözkonusu. Şensever, herkesin böyle bir şeyin varlığından haberdar olduğunu ancak tam olarak ne olduğunu bilmediğinden şikâyetçi. Kitabın ilk bölümünde işte bu açıklığı gidermeye çalışmış. İkinci bölümünde ise hareketin içinde varolan tartışmalara yanıt veriyor. Sendikaların, siyasi partilerin Sosyal Forumla ilişkisi, Anarşistler, Otonomcular, özellikle İtalyan örnekleri vb. tartışmaları derlemiş. "Nedir bu Dünya Sosyal Forumu?" sorusuna verdiği yanıt ise şöyle: "Çeşitli sosyal hareketlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve küreselleşme karşıtı olan örgütlerin bir araya gelip bir diyalog geliştirdikleri, birlikte ortak eylem takvimleri çıkardıkları, deneyimlerini paylaştıkları bir zemin".
Ancak Şensever, küreselleşme karşıtları teriminin yanlış olduğunu vurgulamadan da edemiyor. "Çünkü hareketin içindeki aktivistler küreselleşmeye karşı değil, küresel kapitalizmimin dayattığı neo-liberal politikalara karşı". Yani aktivistler sermayenin küreselleşmesine karşı ama alternatif küreselleşmeyi savundukları için Şensever bunlara "Aşağıdan Küreselleşme Hareketi" diyor. Hareket ilk Brezilya'da iki kişinin fikri olarak başlıyor ve bunlar o zamanki
Le Monde Diplomatique'in yönetmeni Bernhard Cassen'le görüşüp desteğini alıyorlar.
Le Monde Diplomatique'in Dünya Sosyal Forumu'nun öncülerinden birisi, dergi çevresi bu hareketin içinde yer alıyor. Dünya Ekonomik Forumu'na karşı düzenlenen alternatif etkinliklere katılmak üzere Davos'a gidiyorlar. Dünyanın elitleri dünyanın kaderini çiziyor orada ve buna karşı alternatif bir forum oluşturma fikri burada ortaya çıkıyor. Cassen'in desteğini alıp Brezilya'ya dönüyorlar ve orada ulusal bir Dünya Sosyal Forumu komitesi kuruyorlar. 200’de Davos'la paralel olarak Brezilya'nın Porto Allegre kentinde ilk Dünya Sosyal Forumu toplantısını gerçekleştiriyorlar. Porto Allegre'nin özelliği: O zaman Brezilya İşçi Partisi'nin iktidarda olduğu bir yerdi. Belediye her konuda kent halkıyla diyalog halindeydi. Yerel demokratik katılım hareket tarafından önemsendiği için forum orada yapıldı.
Artık Davos'la aynı tarihlere denk getirme diye bir dertleri yok. Hareketin kendi başına bağımsız bir süreç olduğunu belirtiyor Şensever; İstanbul Sosyal Forumu da bu sürecin bir parçası. İlk iki yıl sadece Dünya Sosyal Forumu vardı. Porto Allegre'den sonra tüm dünyadaki muhalif hareketi coğrafi nedenlerle buluşturmak zor olduğundan kıtasal, yerel ve tematik sosyal forumlar oluşturuldu. Avrupa, Asya, Afrika, ve Pan-Amerika Sosyal Forumları oluştu. Sonra Ortadoğu'da barış, Arjantin'de yoksulluk gibi tematik forumlar oluşturuldu.
İstanbul ise hem Akdeniz hem de Avrupa Sosyal Forumu'nun bir parçası. 6 Haziran 2002'de başlayan İstanbul Sosyal Forumu bugünlerde (12-16 Kasım) Paris’te yapılan Avrupa Sosyal Foruma 150 kişiyle katılıyor. Bu çerçevede Paris’te 55 büyük forum, 300'den fazla da seminer ve atölye çalışmaları gerçekleşecek. Bir de büyük bir Avrupa yürüyüşü olacak. Katılımcılar arasında Sosyal Demokrasi Vakfı, Yeşiller, Karakedi Kültür Merkezi ve Küresel Barış ve Adalet Komisyonu var.
Ne istiyorlar bu aktivistler? Şensever’in belirttiğine göre temel özellikleri: Başından itibaren başka bir dünya mümkün diyorlar, eski solcular, tarihsel dönemler boyunca hep yenildiler ve bunun moralsizliği günlük yaşamlarına da yansıyor. Çok karamsar ve kötümser bir dünyadalar. Bu anlamda yeni hareket umutlu, hem daha adaletli bir dünya istiyor hem de "kazanabiliriz," diyor. Sovyetik solculardan farklı olarak bunu doğrudan kendi eylemleriyle kazanmak istiyorlar, bir parti ya da grup olarak değil.
Ancak başka bir dünyanın nasıl bir dünya olacağı konusunda kimse anlaşmıyor. Forumda sosyal yaşamın her alanından insanların varolduğuna değinen Şensever, hareketin homojen bir yapıya sahip olmadığını söylüyor: "Bizim gücümüz çeşitliliğimizden gelmektedir. Hem çeşitliyiz hem de birlikte duruyoruz ve birlikte mücadele ediyoruz. Böyle olunca başka bir dünya konusunda tek bir çözüm yok. Burada önemli olan, bu farklı çözümlerle tek bir sentez oluşturabilmek."