| ISBN13 978-975-342-791-3 | 13x19,5 cm, 224 s. |
|
Yerdeniz, 6 Kitap Takım, 0 | Mülksüzler, 1990 | Yerdeniz Büyücüsü, 1994 | Rocannon'un Dünyası, 1995 | Dünyaya Orman Denir, 1996 | Balıkçıl Gözü, 1997 | En Uzak Sahil, 1999 | Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, 1999 | Atuan Mezarları, 1999 | Tehanu, 2000 | Yerdeniz Öyküleri, 2001 | Bağışlanmanın Dört Yolu, 2001 | Öteki Rüzgâr, 2004 | Uçuştan Uçuşa, 2004 | Dünyanın Doğum Günü, 2005 | Marifetler, 2006 | İçdeniz Balıkçısı, 2007 | Sesler, 2008 | Güçler, 2009 | Lavinia, 2009 | Aya Tırmanmak, 2012 | Yerdeniz (6 Kitap Tek Cilt), 2012 | Malafrena, 2013 | Zihinde Bir Dalga, 2017 | Lao Tzu: Tao Te Ching, 2018 | Şimdilik Her Şey Yolunda, 2019 | Yazma Üzerine Sohbetler, 2020 |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Ata Mert Binicioğulları, "Yeni bir dünya yaratmak ister miydik?", Notos Edebiyat Dergisi, Ağustos-Eylül 2011 Çoğumuz hayatın her sahasında bir şeylerin yolunda olmadığını, ideal olmadığını düşünürüz. Hep bir şeyleri değiştirebilmenin, kendi doğrularımıza çevirmenin peşindeyizdir. Belki bir bütün olarak inşa etmeyiz ama kafamızda bir ütopyamız vardır. Dünyayı ideal bir iyi-kötü, doğru-yanlış kavramları açısından eleştiririz. (Modernitenin içine doğmadık mı, sonuçta hepimiz Kant’ın çocuklarıyız.) Moderniteyle beraber bu kıstasları rasyonelliğe göre değerlendiririz. Aklı ve bilimi başköşeye oturturuz bu değerlendirmelerde. İdeal bir ahlak anlayışımız vardır. Peki ya bu değişim isteklerimizi gerçekleştirebilseydik dünya gerçekten çok daha iyi bir yer mi olurdu? Ursula Kroeber Le Guin, 1971 yılında yazılmasına rağmen Türkçeye yeni çevrilen romanı Rüyanın Öte Yakası’nda bu konuya eğilip bir pozitivizm ve determinizm methiyesi yapıyor. Romanın başkarakteri George Orr, “etkili-rüya” diye adlandırdığı rüyalarıyla dünyayı değiştirebiliyor. Bu değişime tanıklık edenler dışındakilerin bellekleri de değiştiğinden, herkese dünya sanki başından beri bu yeni halindeymiş gibi geliyor. Karakterin adı tabii ki George Orwell’i hatırlatıyor, kitapta Cesur Yeni Dünya tamlamasını fark etmek çok da zor olmuyor zaten. Rüyanın Öte Yakası’nda modern devlet hayatı kuşatmış halde. Yoğun bir takip düzeni ve otorite hali var. Uzun süredir devam eden küresel çaptaki savaşlar bitecek gibi değil, küresel ısınma ve radyasyon hat safhada, kıtlıksa olağan. Hayat olabildiğine makineleşmiş, hizmet sektörüne kadar her alan otomasyondan etkilenmiş. Olaylar günümüzde geçse de çok farklı bir (daha doğrusu birçok) süreçten geçmiş dünya. Orwell de, Huxley de insana sunulan ütopyaların ne hale dönüşebileceğinden söz etmişti; ama ikisinde de genel bir ütopyaya karşı çıkış gözlenmemekteydi, yalnızca o an gözleri önünde olanlara ya da olabileceğini düşündüklerine itirazları vardı. Kitabın kahramanıysa bu ütopyacı zihniyete her davranışı, her özelliğiyle muhalefet ediyor. Dünyanın en vasat insanı George Orr, Tao ve Spinoza öğretilerinin peygamberi niteliğinde bir karakter. Dr. William Haber ise moderniteyi temsil eden karakter olarak yer alıyor kitapta (Yine adının yaptığı çağrışımla Jurgen Habermas olarak düşünülebilir). Doktor kendi tabiriyle “Yahudi-Hıristiyan-Batı’da yetişmiş bir adam” ve George’un “pasifliğini” de açıkça doğu mistisizmiyle ilişkilendirerek Le Guin’in kaynağına yönlendiriyor bizi. Doktor evrensel doğrularına göre evreni, George’a telkin ettiği rüyalarla şekillendirirken, George ise varoluşu kendi akışına, kendi bütün ve tekliğine bırakmaktan yana. İdeal düzenin ve iyinin olamayacağını düşünen George evrene yaptığı müdahelelerden rahatsız olduğu için doktora gidiyor zaten, ama doktor onu çok daha büyük müdaheleler için kullanıyor. Doktor aklı ve bilimi esas alarak dünyayı daha “iyi” bir yer hale getirmeye çalışırken ortaya çıkan sonuçlar, insanın kendini öteki varlıklardan üstün görerek kendine dünyayı değiştirme görevi verildiğini sanmasının aslında ne kadar asılsız olduğunı gösteriyor. Zaten bu karşı çıkışa Le Guin’in öteki kitaplarında da sıkça rastlanır, ama hiç asıl konu olmamıştır. Rüyanın Öte Yakası Tao’nun "Wu Wei", Spinoza’nın “zorunluluk” kavramlarının birer manifestosu âdeta. Temel noktası Tao ve Spinoza olunca beraberinde buna bağlı birçok konu da geliyor. Le Guin’in öteki kitaplarında da söz ettiği “eşzamanlılık” kuramının bir savunması da denebilir Rüyanın Öte Yakası için. Uzay-zaman ilişkisinin ardışık değil, aksine paralel olduğunu “etkili-rüya”ların uzay-zaman ilişkilerine yarattığı değişimle anlatıyor Le Guin. Ayrıca modernitenin “normalleştirme” pratiklerinden cezaya ve özellikle tedaviye, yine bu evrensel doğrunun olamayacağı sorunundan yaklaşıyor. Amaç-araç ilişkisinde aslında amaç diye bir şeyin olmadığı, elimizdeki tek şeyin araç olduğu ve kendini amaç addeden insanın tanrıcılık oynayamayacağına varıyor. Ne de olsa Flaubert’in dediği gibi tanrının bir amacı olsaydı, gereksinimi de olacak ve kusursuz olmayacağından tanrı olmayacaktı. (Aktaran Cemal Bali Akal, Özgürlüğün Geleceği Yoktur, Edebiyatta Spinoza, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, s. 34.) Ve tabii ki hürriyetin (belki de daha doğru bir sözcükle “özerkliğin”) varoluş bilinciyle geldiğini de atlamıyor Le Guin. Evrenin çeşitliliğine ve birliğine paralel olarak, değişimi ve durgunluğu bir bütün olarak değerlendirmesi de kaçınılmaz oluyor. Kitap ilerlemeci, toplumsal ahlakçı fikirlere de sert bir karşı çıkış olduğu gibi insanın gerçek ve gerçeküstüyle olan ilişkisinde gerçeğin çok daha tahammül edilebilir olduğuna da değiniyor. Le Guin bütün bu konu çeşitliliğiniyse bir bütünlük içinde, hiçbir konuyu havada bırakmadan anlatmayı beceriyor. Rüyanın Öte Yakası sıradan bir fantastik, bilim-kurgu romanı değil. Derin felsefi içeriğine rağmen bir okuyuşta hiçbir nokta kaçırılmayacak şekilde özenle kurgulanan kitap bilinçli bir zihnin, bilerek ve özenle bütünün bir parçası olma çabası. |