Orhan Tüleylioğlu, “Mutluluk rastlantısaldır, devamı olmaz”, Milliyet Sanat, Mayıs 2009
Deneme, inceleme, roman, öykü gibi farklı türlerde başarılı yapıtlara imza atan John Berger, ülkemiz okurlarının da sevdiği yazarlardan.
Her yazdığı ilgiyle karşılanan, yapıtlarında daha çok, çağın temel sorunlarına ve bunların neden olduğu felaketlere değinen Berger, birçok siyasal soruna ve sanatçıya ilişkin düşüncelerini dile getirdiği yazılarından oluşan Kıymetini Bil Herşeyin adlı kitabında da, okura alışılmadık bakışlar, yaklaşımlar sunmayı sürdürüyor. 11 Eylül’den Irak Savaşı’na, Filistin’den Katrina felaketine, Nâzım Hikmet’ten Pasoloni’ye uzanan yazılarında okura insan olmanın değerlerini anımsatıyor.
Kendisiyle yapılan bir söyleşide “Kelimelerin siyasiler, editörler, sözde entelektüeller ve medya tarafından bu denli taciz edildiği şu dönemde, şiir bize en derin hakikati anlatabilir” diyen Berger, Hayata Tutunma ve Direnişe Dair Notlar alt başlığını taşıyan kitabında şiir düşüncemize de katkıda bulunuyor.
“Söylesem Sevdamı Yumuşacık” başlıklı denemesinde Nâzım Hikmet’in şiirlerinde iz sürüyor; yazısının sonunda Nazım’a şöyle sesleniyor:
“Sana içinde bulunduğumuz dönem hakkında bir şeyler sormak istiyorum. Tarihte gerçekleşmekte olduğuna ya da gerçekleşeceğine inandığın şeylerin çoğu hayal oldu. Senin düşlediğin sosyalizmin hiçbir yerde kurulduğu yok. Şirket kapitalizmi, yükselen muhalefete rağmen, engel tanımadan ilerliyor ve Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kuleleri yıkıldı. Aşırı kalabalıklaşan dünyamız her geçen yıl daha da yoksullaşıyor. Dino’yla birlikte gördüğünüz mavi gök nerede bugün?”
“Neredeyiz” başlıklı denemesinde, bugün yeryüzünün acılar içinde yaşamasını, akıl almaz bir durum olarak değerlendiriyor. Şimdiye kadar misli görülmemiş en zalim bir kaosun içinde bulunduğumuzu söyleyen yazar, bunu nedenini gezegenimizde aşırı güçlenen ve saldırganlaşan tüketim ideolojisinde arıyor. Nihai amacın bitmek tükenmek bilmeyen bir kâr kaynağı yaratmak olduğuna dikkat çekiyor. İnsanların hemen her yerde aynı kaygılarla kendilerine “Neredeyiz?” sorusunu sorduğunu, bu soruya uzmanların verdiği yanıtın ise “Hiçbir yerde!” olduğunu belirtiyor ve “Güvenilir bir gelecek öngörüsü olmaksızın yaşamaya nasıl devam edeceğiz?” diye soruyor.
“Korkuyu Tasavvur Edelim” yazısında Irak Savaşı’na bambaşka açılardan yaklaşarak ele alıyor. “Tarihte benzeri görülmemiş üstünlükteki silahlarıyla galipler, kazanmaya yazgılı galipler, sanki korkmuş gibiydiler,” diyen yazar, Yeni Dünya Düzeni’nin liderlerinin korku ile nikahlı olduğunu öne sürüyor. Ona göre, Birleşmiş Milletler’e meydan okuyarak başlatılan savaşın başlıca amacı, ABD çıkarlarına boyun eğmeyip direnen herhangi bir liderin, ulusun, topluluğun ya da halkın başına neler gelebileceğini göstermektir.
Filistin’i konu aldığı denemesi “Taşlar”da yazar, bu ülkenin gündelik yaşamından kesitler veriyor, “Ben galiplerin değil, onların korktuğu mağlupların arasındayım. Galiplerin devri her zaman kısadır; mağlupların ise anlatılamayacak kadar uzun” diyor.
“Duvarlara Karşı Durmanın On Yolu”nda, dünyadaki yoksulluğa değiniyor. Günümüz dünyasının modern yoksulluğun bir başka türünü yaşadığı görüşünü dile getiren yazar, umutsuzluğun ihanete uğramışlık duygusundan kaynaklanan bir his olduğunu, umutsuzluğun yarattığı boşluğu kederin doldurduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor:
“Kederin nihilistlikle ilgisi yoktur. Çağdaş anlamda nihilistlik kâr peşinde koşmayı tüm toplumsal faaliyetlerin başlıca amacı olarak kabul ettiğinden, başka herhangi bir düzeyde üstünlüğe inanmayı reddeder; yani, her şeyin bir fiyatı vardır. Nihilistlik, Fiyat’ın her şey demek olduğu savına boyun eğmektedir. Korkaklığın en son tezahürüdür bu. Lakin yoksullar bu duruma kolay kolay razı olmaz.”
Halk kitlelerinin henüz ortaya atılmamış sorulara verilecek cevapları, duvarları aşan direnme yetenekleri olduğunu belirten yazar, bu dünyada adalete özlem duyulmadıkça mutluluk da yoktur diyor ve şunları ekliyor:
“Mutluluk peşinden koşulacak bir şey değildir, tesadüfi bir karşılaşmadır. Ne ki, çoğu karşılaşmaların bir devamı vardır; bir vaat içerir. Mutluluk rastlantısaldır, devamı olmaz. Her şey bir anda olur. Istırabı dağıtan mutluluktur.”
John Berger, sonuna dek sorgulayan, eleştiren bir siyasi bakışla kaleme aldığı yazılarında halkların kaderini değiştiren politik oyunlara, yalana, adaletsizliğe, şiddete, savaşa, teröre, kedere açıkça meydan okuyor ve soruyor: “KÜRESEL İKTİDAR BU KARA CAHİLLERİN HİSSİZ ELLERİNDE DAHA NE KADAR KALACAK?”