| ISBN13 978-975-342-181-2 | 13x19,5 cm, 432 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Bülent Somay (Metis Yayınları Bilimkurgu ve Fantezi Editörü) "Kendi kuralları olan, bambaşka bir tarihi, tanrılar sistemi ve ahlak kuralları olan dünyada gezen fantastik romanlar Tolkien'la başlıyor. Yazarın yarattığı dünyanın temellerini attığı Hobbit'le Yüzüklerin Efendisi arasında 15 seneye yakın bir zaman var. Tolkien, aslında bir dilbilimci, yani işi dille. O yüzden, eski İskandinav dillerini, eski İngilizce'yi gayet iyi biliyor. Artı, bu dillere ait destanları biliyor, kendi dillerinde okuyabiliyor onları. Fantastik bir dünya yaratıp, kendi anlatmak istediği öyküyü o dünyanın sınırlarına koymak fikri, Tolkien'a çok cazip geliyor ve Hobbitle yaşadığı dünyayı, Yüzüklerin Efendisi için oturup baştan yaratıyor. Bu açıdan bakacak olursak Yüzüklerin Efendisi, bir tarihsel romana da benziyor, bir macera romanına da. Tolkien, oturuyor ve romanda bildiğimiz tipleri yaratıyor; Hobbitler, cüceler, Elfler... Bunların dillerini eritiyor arkasından; çünkü adam dilbilimci. Hatta Tolkien için söylenmiş çok güzel bir şey vardır: "Tolkien, Yüzüklerin Efendisi'ni, yarattığı dilleri konuşacak birileri olsun diye yazdı..." Adamın derdi diller aslında, roman ardından geliyor. Önce sözlüklerini, alfabelerini yapmış; arkasından o dillerde küçük şiirler yazmış; arkasından o dilleri konuşan karakterleri yazmış. Tolkien, bunu yaparak çok önemli bir dilbilimsel gerçeği söylüyor; "Sizin kimliğiniz konuştuğunuz dil tarafından belirlenir" demiş oluyor. Dil ortaya çıktıktan sonra bunun üzerine eklediği ne var Tolkien'ın? Bir harita var, ki fantezi edebiyatında harita neredeyse her şeydir. Yüzüklerin Efendisi'nde ayrıca bir de büyü var. Aslında çok abartacak bir şey yok, büyü her zaman fantezide bilimin metaforudur. Büyü var diye fantezide her şey mübah değildir. Sınırsız büyü olmaz. Büyünün sınırı olmazsa hikâye olmaz. Fantezinin yaptığı, bilimkurgudan daha dürüst davranıp, olmayacak şeylerin adına büyü demek. O yüzden okurundan şunu rica eder: İnanmama duygunuzu bir süre için, şu roman bitene kadar askıya alın. Çünkü askıya almazsanız, romandan zevk alamazsınız. |