| ISBN13 978-605-316-071-7 | 13x19,5 cm, 160 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Melis Solakoğlu, "Kamuflajlı hazlar", Agos Kitap/Kirk, Mart 2017 Eylemlerimizi belirleyenler nelerdir; bilgi mi hazlar mı? Felsefe tarihinde iki savı da dile getiren filozoflar vardır; mesela Hobbes’a göre insanların eylemlerini belirleyen hazlarıdır, insanlar mutluluk veren hazlara yönelir acı vereceklerden ise kaçar. Eğer hazlar ortaksa çoğu insanda, rekabet başlar ve zihinsel ya da fiziksel bakımdan güçlü olan istediğini elde eder. Peki insana mutluluk sağlayan hazlar nelerdir? En başta Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki en alt basamağı oluşturan fizyolojik ihtiyaçlar sayılabilir. Bunlardan birinde uzun süreli bir mahrumiyet, insanın hem biyolojik hem psikolojik dengesini bozar. Ancak bu temel basamak başarılı geçilse dahi tatmin etmemiz gereken hazlar tükenmiş değildir ve değişen yaşam koşullarıyla birlikte elde etmek istenilenler de değişmektedir. İtaate yasak yok Peki, ya bu elde etmek istediklerimiz arasında bizim için yasaklananları ne yapacağız? Örneğin beş yaşında bir çocuk olduğunuzu ve kış ayında dondurma yemek istediğinizi düşünün. Eminim birçoğumuzun annesi kışın dondurma yemeyi yasaklamıştır ve bize de mızırdanmaktan başka çıkış yol kalmamıştır. O halde biz de yasak olmayan bir hazla kendimizi tatmin edeceğiz, o da itaat. İtaat, dengesiz bir güç ilişkisi içinde kendini gösterir, zayıf olan güçlü olana bir noktada boyun eğer. Boyun eğmek ifadesi bir zayıflığı simgelediği için genellikle öfkeli ya da umutsuz hisslerle dile gelir ve itaat de genellikle ‘kabul edilemez’dir. Ancak itaatin yasak olmayan bir haz olduğunu hiç aklınıza getirdiniz mi? Adam Phillips getirmiş. Ona göre itaat ‘birçok şeyi yasaklayan yasak olmayan haz’dır, çünkü itaat bir noktada hayatı kolaylaştırmadır. Adem ile Havva’yı düşünelim, o yasak elmayı, bilgelik meyvesini yemeselerdi bu dünyaya düşmeyecek, cennette acısız bir yaşam süreceklerdi. Ya da başta verdiğimiz örnek gibi çocuklar üzerinden gidelim, Phillips’e göre annenin umursamaz tavrından kurtulup kendisiyle ilgilenmesini isteyen bir çocuk, annesi çocuğun ne istemesini isterse onu isteyecektir, mesela uyumlu, itaatkar bir çocuk daima annesinin ona sunduğu seçenekler arasından birini seçecektir uyumlu olmayan çocuk ise daima başka ihtimalleri de dahil edecektir ve büyük ihtimalle de annesiyle tartışacaktır. Oysa itaat tartışmayı başlamadan bitirir. “O halde itaat, yasak olan gözdağı verme hazzının desteklediği yasak olmayan bir hazdır.” Ancak şunu da unutmamak gerekir, itaat ya da itaatsizlik bir seçimin sonucudur ve kendimize de ait olsa her seçim bir yasağı beraberinde getirir yani olanaklar içinden gidilecek yolu seçmek diğer yolları insanın kendine yasak etmesidir. “Kendimize hangi konuda izin verirsek başka bir konuda yasak koymuş oluruz” der Phillips. Kendimize koyduğumuz bu yasaklar da kimi zaman bize haz verir çünkü gideceğimiz yolu seçmek, diğer yolları engellemek, bir şey uğruna ya da kötü olandan kaçınmak içindir. Yani ya işe yaradığımız için ya da acı verenden kaçındığımız için haz duyarız. Ve unutulmaması gereken bir diğer konu da her yasağın bir provakasyon oluşudur, yasak edilen her ne olursa olsun ya da kim tarafından olursa olsun daima aklı meşgul eder, kendini hatırlatacak an arar ve belki de kendini en belirgin dışa vurduğu yer sanat eserleridir, eserlerden haz almamızın sebebi belki de budur. Adam Phillips Yasak Olmayan Hazlar’da itaat etmek, yasa koymak, özeleştiri yapmak ve daha pek çok durumda nelerden haz alındığını ve bu haz almaların -aslında bazı şeyleri yasaklarken - nasıl olup da sağlandığını açıklamaya çalışır. Phillips bu kitabında sadece kendine ait düşüncelerini aktarmakla kalmaz, her konuya Oscar Wilde’dan Freud’a, ‘Hamlet’ten ‘Kayıp Cennet’e birçok kaynak kitap ya da makale göstererek açıklama getirir, bu da bizleri pek çok kaynakla tanışmaya ya da tanıdığımız kaynakları bir de Phillips’in penceresinden bakmaya yönlendirir. Bir eleştirel bakışın eseri olan bu kitap, sunduğu kaynaklarla bizleri de bu bakışın aktif gözleri olmaya davet ediyor. |