Yankı Enki, "Tek gerçeklik rüyalar olursa", Taraf Kitap Eki, Nisan 2011
Edgar Allan Poe, Eureka adlı yapıtını “rüyaların tek gerçeklik olduğuna inananlara” armağan etmişti. Rüyalardan başka, insanın sıklıkla öznesi olup, anlamlandırmak için fazlasıyla uğraşıp durduğu kaç gerçekliği var ki? Rüyalar, Poe ve benzeri yazarlar sayesinde edebiyatın, Freud gibi biliminsanlarının sayesinde de bilimin vazgeçilmez içeriklerinden biri haline geldi. Belki rüyalar hakkında Poe’nun ya da Freud’un zamanınkilerden daha fazla araştırmaya, iddiaya ve yoruma sahibiz bugün. Ne var ki, rüyalarımıza ilişkin ne öğrensek ya da öğrendiğimizi sansak da, tekrar edebiyata ya da psikanalize dönmek kaçınılmaz bir durum bizim için.
Ursula K. Le Guin, rüyalar tek gerçeklik olursa, yani rüya ile gerçeklik arasında bir sınır kalmazsa, her şey “hem rüya hem da gerçek” veya “ne rüya ne de gerçek” olarak karşımıza çıkarsa insan bir özne olarak ne yapabilir onu sorguluyor Rüyanın Öte Yakası adlı romanında. İşte bu sorunun yanıtı bir bilimkurgu romanı için engin bir deniz, hele de bu romanın yazarı Le Guin ise.
Aslında Le Guin’in rüyalar üzerine yazdığı denemelerden konuya nasıl yaklaşabileceğini tahmin edebiliyoruz. O, rüyaların gerçeklik ile, bilinçdışının bilinç ile, hatta fantastik edebiyatın hakikat ile paralel bir biçimde ele alınmasından yana bir entelektüel. Yazarın Kadınlar Rüyalar Ejderhalar adlı Metis seçkisindeki denemelerini okumuş olanlar için bu roman bir kurgu laboratuvarı işlevi görecektir.
“Bir rüya gördüm ve gerçeğe dönüştü”
Le Guin’in kahramanı George Orr, kendini rüyalarından yoksun bırakmak isteyen bir rüyafobik. Tabii bunu ilk aklımıza geleceği gibi kâbuslarına çare bulmak için yapmıyor. Onun bütün derdi rüyalarının gerçeğe dönüşmesi. Orr’un “bir rüya gördüm ve gerçeğe dönüştü” şikâyetiyle gittiği psikoterapist Haber ise, aydınlanmacı aklından yaydığı dehşeti giderek arttıran ve finalde de ummadığı bir yıkımla, gerçeklik ile değil, Gerçek ile karşılaşan ütopyacı antagonistimiz.
Aslında bir rüya romanının psikanaliz ile içli dışlı olması kaçınılmaz. Le Guin’in diğer romanlarının arasında da psikanalizden dolaylı ya da dolaysız olarak beslenen örnekler olduğunu meraklıları bilir. Bu romanda da ünlü analiz divanının karşısında oturan Haber, (ki kendisinin adı “rehab” sözcüğünün, yani rehabilitasyonun kısaltılmış versiyonunun bir anagramı) bize bilimkurgu edebiyatındaki kahramanların tipik yaratma ve yıkma ikircikliliğini hatırlatan, özellikle “çılgın bilimadamı” Dr. Frankenstein’dan sonra popülerleşmiş “bir canavar yaratma” öyküsünü de akla getiriyor.
Haber, iyi niyetlerle yola çıkan, insanlık için iyilik yapma ve kötü bir yer olan dünyayı değiştirme, düzeltme yolunda bilimi bir araç olarak kullanmak isteyen biri olsa da, iktidar sahibi olmanın nimetlerinden yararlanmak istemeyecek kadar kusursuz biri de değil. Haber, George’un gördüğü rüyaların gerçeğe dönüştüğüne daha ilk seansta tanık olduğunda, sadece kendisini değil dünyayı, başka bir deyişle gerçekliği de yıkıma götürecek bir çarkı döndürmeye başlıyor. Burada Haber ve George arasındaki paylaşım bir analiz değil tam olarak, aslında bir rüya mühendisliği projesi. Yine de iki karşıt karakterdeki analist-analiz edilen ilişkisi, bize Bülent Somay’ın Çokbilmiş Özne kitabında Lacan’ın psikanalist tanımından hareketle eleştirdiği “bildiğini varsayan özne” kavramını da hatırlatıyor. İşte Haber tam da bilmediğinin farkında olmayan bir özne.
Aklın uykusu canavarlar yaratır
Haber’ı biraz da Le Guin’in psikanalitik eğilimlerini bilerek, iktidar arzusuyla yanıp tutuşan reformist bir bilimadamı olarak görmek mümkünken, aynı şekilde bilimkurgunun önemli kahramanlarınınkine benzer bir biçimde aydınlanmacı aklın bir eleştirisi olarak değerlendirmek de mümkün. İspanyol ressam Goya’nın ünlü Aklın Uykusu Canavarlar Yaratır adlı gravürünü düşünürseniz, ki burada sadece ismi bile yeterli, Le Guin’in nasıl bir karakter yarattığını daha açık bir biçimde görebilirsiniz. George, rüyaları gerçeğe dönüşen biri olarak canavarlar yarattığının farkında olan ve bunun ortadan kaldırılması gereken bir sorun olduğunu da bilen biriyken, aydınlanmacı Haber ise dünyayı daha iyi bir yer haline getirme şiarıyla yola çıkıp ortalığı cehenneme çeviren biri haline geliyor. O, bilinemeyen hiçbir şey olmadığına inanan, anlaşılamayan, ifade edilemeyen hakikat karşısında bilimin evrensel bir yanıt olduğunu savunan, hatta hedeflerine güzellik ile olmazsa zorla ulaşabileceğini de belirten, “öteki” ile ancak yıkıcı bir ilişki kurabilen modern bir bilimadamı. Goya’nın yapıtını gözünüzün önüne getirin şimdi; bu romanı okuduktan sonra o masada uyuyan ve hem rasyonel aklı hem de bilinçdışıyla kâbus saçan Haber’ın o resme cuk oturduğunu fark edeceksiniz.
Cennetin kamçısı
Türkçede yeni yayımlansa da ilk olarak 1971’de okurla buluşan Rüyanın Öte Yakası’nın orijinal başlığı The Lathe of Heaven, yani “cennetin torna tezgâhı”, aslında Le Guin’in Chuang Tzu’dan alıntıladığı bir pasajda geçiyor. Türkçede “cennetin kamçısı” tercih edilmiş bu çeviri için. Neden kitaba ismini verecek nitelikte bir alıntı olduğu da belli aslında. Chuang Tzu, “Anlaşılamayan karşısında anlama gayretinden vazgeçmek yüce bir meziyettir. Bunu başaramayanlar cennetin kamçısıyla yok olup gidecektir,” derken, Le Guin’in antagonisti Haber ile kahramanımız Orr’u yüzleştiriyor bir bakıma. Romanın karakterlerinden hangisinin bunu başarıp başaramayacağı romanın son perdesinde ortaya çıkarken, tartışmaya fazlasıyla açık kapılar bırakıyor Le Guin.
İki karşıt karakter üzerinden ilerleyen metin, Le Guin’in birçok konuya el atıp okuru tartışmalar eşliğinde sürüklemesiyle felsefi ve özellikle etik içerikli bir bilimkurguya dönüşüyor. Rüya ve gerçeklik tartışması bir yana, kahramanlarımızın ve tabii ki yazarın en önemli gündemini “insanın dünya yüzünde bulunma amacı nedir?” sorusuna aranan yanıtlar oluşturuyor. George Orr’a göre bütünün içinde bir parçayız hepimiz. Haber’a göre ise bir şeyleri değiştirmek, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek burada bulunmamızın amacı. Gelgelelim Haber bu yolda her türlü yöntemi kullanmanın uygun olduğunu düşünüyor.
Dünyayı cennete çevirmek isteyenlerin, ele geçirdikleri iktidarı insanlığa hükmetmek uğruna kullanacaklarını bildiği için cennetin kamçısını onlara reva gören Le Guin, bize sonuçta “rüya görmeye devam edin,” diyor ve “uyanmış iniyor rüyanın öte yakasından aşağı”.