| ISBN13 978-975-342-923-8 | 13x19,5 cm, 376 s. |
KAMPANYADA Liste fiyatı: 294.00 TL İndirimli fiyatı: 132.30 TL İndirim oranı: %55 {"value":294.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1064","item_name":"Utanç Duyuyorum!","discount":161.70,"price":294.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Utanç Duyuyorum! Hrant Dink Cinayetinin Yargısı Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2013 | 2. Basım: Eylül 2013 |
Agos'un, Hrant Dink'in ve ailesinin avukatı olan Fethiye Çetin, Dink cinayetinin en yakın görgü tanıklarından biri. Cinayetten önce açılan mesnetsiz davalarla bir linç atmosferi oluşturulurken Dink'le birlikteydi. Utanç Duyuyorum!, herşeyden önce bu tanıklığın hikâyesi. Dink cinayetine dair bildiklerini, sezdiklerini adli makamlara sunan, ancak çoğu bilginin soruşturma konusu edilmediğini gören Çetin'in unutmaya direnmek, hakikate ulaşmak, adalete erişmek için kamuoyuna ve adli makamlara yaptığı bir çağrı. "Hrant Dink cinayeti, pek çok benzeri gibi Ergenekon’u aşan, daha derinde bir yapı tarafından işlendi," diyor Çetin. "Bu yapının izleri dava dosyalarında. Yapılacak iş, dosyalardaki izleri takip etmek. Dink cinayeti dosyaları, Ergenekon dava dosyaları, Savcı Doğan Öz, Abdi İpekçi ve daha pek çok dosya, görmezden gelinen, üstü örtülen izleri, işaretleri takip edecek savcılarını bekliyor. Yapılması gereken bu izleri, bu işaretleri kararlılıkla izlemek olmalı, gücün hukukunu uygulamak, izlerin üstünden atlamak değil. "Evet tarihimiz hesabı sorulmamış suçlar, failleri ortaya çıkarılıp yargılanmamış cinayetlerle dolu. Biz bu utancı geçmişten devraldık ama gelecek kuşaklara devretmemekle sorumluyuz. İşte bu kitap, bir bakıma benim kuşağıma da bir çağrı; utancın hesabını sorma, gelecek kuşaklara utançtan arınmış bir gelecek sunma çağrısı..." | İÇİNDEKİLER |
Teşekkür Artık Yasımı Tutacağım Başlarken
Birinci Bölüm 19 Ocak'tan Önce 1. Tanışma "Bırakın bu palavraları" "Ama biz azınlıklar 'haddimizi bilerek' siyaset üretmeye çalışıyoruz" "Asılsız Soykırım İddiaları ile Mücadele" "Anneannem"le Yolculuğumda Yol Arkadaşım "Şimdi Yalnızlık Zamanı" "Buluşmaların Adamı"
2. Davalar, Soruşturmalar "Türklüğü neşren tahkir ve tezyif" Neydi Hrant'ın maksadı? Hrant Dink ve Agos aleyhine kampanyanın dava ayağı İhbarcılar ve Şikâyetçi Sıfatıyla Dilekçe Verenler Soruşturma Açılıyor Dava Açılıyor İddianame Yazının anlaşılmasını sağlamak Hukukçu bilirkişi talebi "Gürültüye gerek yok" Duruşmalar Birinci duruşma İkinci duruşma Bilirkişi Raporu Ve Kerinçsizgiller Sahnede Adil Yargılamayı Kim Etkiliyor? Ertelemelerle Süren Dava Davayı duyurmak gerekir Kararın açıklanması Mahkeme Kararı mı, Irkçı Bildiri mi? "Esasen suç diye bir eylem bulunmamaktadır"
3. Ne Olmuştu? "Özel Harp" Kokusu "Bu arada, Hrant Dink'i beraat ettirecekler herhalde..." Hrant Dink davasıyla ilgili bölümler mi sansürlenmiş? "Şimdi Mehmet Soykan aradı" "Hrant Dink bizim savaştığımız adam" Her şey Ümit Sayın'ın istediği yönde sonuçlanıyor Grup "devre"ye girdikten sonra başka neler olmuştu? Veli Küçük: "Hrant Dink mi gene" "Ben böyle bir suç işlemedim" Kampanya Katılımcıları Arasında Bir Başkonsolos: Azeri Faktörü
4. Yargıtay Yargıtay Kararı "İdam fermanım!" "Ermeni olduğu için..." "Sınırlı Haklar Rejimi" Ergenekon Dosyasındaki İzler: Ergun Poyraz "Hâkimleri aşan bir irade devreye giriyor" Ombudsman: "Doğru da olabilir yanlış da" "O zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi konusu Türkiye'de bu kadar özümsenmiş değildi"
5. Yeni Davalar, Tehditler Destek ve Dayanışma TCK 288 "Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs" Savcının Acelesi Vardı Ülkede Estirilen Hava Vural Savaş savcıları göreve çağırıyor Yargı çevresi ve savcı farkı "Agos'u taşıyalım mı?" Tehditler, Hakaretler Azınlıklar, Azınlık Sorununu Dile Getirenler Hedef Tahtasında Misyoner avı "Neden Kaboğlu'nun ağzına iki tane vurmadın" Osmanlı Ermenileri Konferansı 6-7 Eylül Olayları Sergisi Orhan Pamuk duruşması Rahip Andrea Santoro cinayeti İsmet Berkan, Murat Belge, Erol Katırcıoğlu, Hasan Cemal, Haluk Şahin duruşması Hrant'ın Çırpınışı Üniversitede Kurulan Kumpas TCK 288 Duruşmaları O Duruşma Günü İnsanlığımdan Utandım Savunmalarımız Müdahil dilekçeleri Mahkemede saldırı Basın Etiği mi Dediniz? İkinci Duruşma "Türklüğü Aşağılama", TCK 301 Duruşma yapılamadan vurdular Haksız ve hukuksuz müdahale Savcının görüşü baştan hazır Hâkimi çekilmeye davet ettik Akıl almaz "gerekçeli karar" Son Görüşme Son Telefon
İkinci Bölüm Bildiklerim ve Sezdiklerim 1. Dikkat Çeken "Özel" Kişiler, Karartma, Örtme Faaliyetleri Operasyonun Hazırlık Safhası Ergenekon Belgelerine Yansıyanlar "msn görüşmelerinin delil olarak kullanılmasının önüne geçilmeli" "Güvenilir bir kaynaktan alınan bilgi" neydi, ne oldu? "Gerektiğinde milis güçler kurulur" "Özel" korunan Dink cinayeti sanığı Görüntülerdeki şüpheli şahıslar neden bulunamadı? Güvenlik şirketlerinin operasyonlardaki rolü Trabzon: derin ilişkiler ve "özel" kişiler 2. Derin Yapılar Gizli Ordular MİT Hrant Dink Operasyonunun Neresinde? İstanbul Valiliği'ne çağrılma Cinayete ilişkin önemli bir belge "Özel Harp Dairesi'nin tarihi aynı zamanda Türkiye'nin gizli tarihidir"
3. Savcının Ajandasında Kalan Bilgiler Agos'a Gelen Bir Şahıs Bir İhbar da Ukrayna'dan "Bu iş ihaleye çıkarılmıştı" "Eğer yakalanmasaydık İstanbul'da Ermenileri öldürecektik"
4. Sözün, Sözüm Olsun Hrant
Ekler Ek 1: Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2004/184 Esas sayılı dosya için sunulan Bilirkişi Raporu Ek 2: Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2004/184 Esas, 2005/1082 Karar sayılı 7/10/2005 tarihli Kararı Ek 3: Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2006/711 Esas, 2006/2497 Karar sayılı 1/05/2006 tarihli Kararı Ek 4: Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2006/9-169-184 sayılı, 11/07/2006 tarihli Kararına Katılmayan Hâkimlerin Karşı Oy Yazılarından Bölümler Ek 5: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararı Ek 6: MİT Belgesi Olduğu İddia Edilen Kriptolu Evrak Ek 7: Başbakan'a Sunulduğu Söylenen Şema | OKUMA PARÇASI |
Artık Yasımı Tutacağım, s. 17-20. Acı haberi Diran verdi. Kitabımın tanıtım toplantısı için Paris'teydim. Bir radyo programı ardından radyo çalışanları, kitabın çevirmeni ve akşam yapılacak panelin katılımcıları ile birlikte kalabalıkça bir grup olarak yemekteydik ve karşılaştığımız andan itibaren aramızdaki buzları hızla eritmekle ve birbirimizi anlamaya çalışmakla meşguldük. Ekranında Diran'ın ismini görünce gevrek bir sohbet beklentisiyle keyifle ve vakit geçirmeden açtım telefonumu. Henüz bir şey söylememe fırsat vermeden, "Biliyor musun burada ne oldu?... Hrant'ı vurdular!.." dedi Diran'ın her titreşimine tarifsiz bir acının yerleştiği sesi. Yüzüme yayılmış gülümsemenin donduğunu ve ardından dünyanın tüm dillerinde aynı anlama gelen bir ses çıkardığımı hatırlıyorum. Bir de masamızdaki kalabalığın kocaman gözlerle bana baktığını. Dünyanın neresine giderseniz gidin her yerde aynı anlama gelen, yürekten kopan o tuhaf ve hırıltılı sesi, kural olarak hıçkırık ... Devamını görmek için bkz. | |
Başlarken, s. 21-25. Yer Agos gazetesinin önü, tarihler 19 Ocak 2012'yi gösteriyor. Hrant Dink'in öldürülüşünün beşinci yılı. Karin Karakaşlı, Agos'un önünde toplanan binlerce kişiye hitaben yaptığı konuşmasına şöyle başlıyor: Sevgili canlar, 19 Ocak bir anma günü değil. Hiçbir zaman da olmadı. Zaten bu topraklarda ayrı ayrı yaşatılmış ne kadar acı varsa, hiçbirinin anma günü olmadı. Herkes acısının yaşatıldığı o tarih geldiğinde, bir başına kahroldu. Sonra 23 Ocak günü geldi. Bundan beş yıl önceydi. Türklüğü tahkir ve tezyif'ten mahkûm edilen, Türk düşmanı ilan edilen bir Ermeni gazetecinin cenazesi hepimizi buluşturdu. Çünkü Hrant Dink bu ülkenin bütün acılarının dermanına talipti. Onu güpegündüz, şimdi durduğumuz bu kalabalık Halaskargazi Caddesi üzerinde sırtından vurdular. Hepimizi de o cinayete görgü tanığı kıldılar. Tam da Karin'in söylediği gibi bu cinayete ilişkin tanıklığımız, duyuma değil, görgüye dayalı. Hukukta görgü tanığı deyi... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Zeynep Oral, ''Ey Vicdan Neredesin?'', Cumhuriyet Gazetesi, 19 Eylül 2013 Elime aldım ve bırakamadım... Önce merakla, iştahla, daha çok, daha çok öğrenme tutkusuyla çeviriyordum sayfaları... Kimi sayfada tanıklık ettiklerimi, bildiklerimi ya da nicedir unuttuklarımı yeniden anımsıyor; kimi sayfada gülümsediğim bile oluyordu.... Kimi sayfada eşsiz bir dostluğa ya da “haddini bilerek” siyaset üretmeye çalışanların çırpınışlarına tanıklık ediyordum. Sonra... Sonra sayfalar boyunca ilerledikçe önce gülümseme gitti, yok oldu... Sonra... Sonra cinayeti gördüm... Sonra... Sonra akıl almaz bir oyun, bir ''müsamere'' başladı... Sonra acı, kahroluş... Sonrası göz göre göre... (hangi sözcükleri seçsem ki... içimdeki isyanı ve acıyı tarif etmeye hiçbiri yetmez...) Sonrası göz göre göre içinde yaşadığım, ait olduğum bu ülkenin “adalet” dediğimiz o şey tarafından aşağılanması... Sonrası: İçimde duyduğum, okyanuslar dolusu gözyaşlarımın silemeyeceği o korkunç utanç! ... Devamını görmek için bkz. | |
Nedim Şener, "Utanç Duyuyorum", Posta Gazetesi, 11 Eylül 2013 Artık “milli bir skandal” ve “milli utanca” dönüşen Hrant Dink cinayeti davası 17 Eylül’de yeniden görülmeye başlanacak. Emniyet İstihbarat elemanı Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve tetikçi Ogün Samast’ın da yargılandığı İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi’nin “cinayette örgüt yok” şeklindeki kararının Yargıtay tarafından bozulmasından sonra dava da başa dönüldü. Tam bu süreçte Hrant Dink’in yakın arkadaşı ve avukatı Fethiye Çetin önemli bir kitap yazdı. Adı; Utanç Duyuyorum. Çetin, yalnızca Hrant Dink’in ve ailesinin avukatı olarak dava sürecinde yaşanan hukuki skandalları değil, 19 Ocak 2007 günü işlenen cinayet öncesi süreci de ayrıntılı olarak anlatıyor. Fethiye Çetin, Hrant Dink’in o zor günlerinde yanındaki az sayıdaki insanlardan birisiydi. Onunla birlikte mahkeme salonlarında aynı odakların saldırılarına hedef oldu. Kitabında Hrant Dink’in 2004 yılından öldürüldüğü 2007 yılına... Devamını görmek için bkz. | |
Selen Doğan, “Hrant'ın yasını tutamadım”, Birgün Gazetesi, 23 Eylül 2013 Avukat Fethiye Çetin, Hrant Dink cinayetinin öncesi ve sonrasına dair tanıklığını, sürecin aktörlerini, açılan davaları ve kararları anlattığı yeni kitabının ilk imza etkinliğini Ankara’da yaptı. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği’nin Ege Restoran’da düzenlediği etkinlikte Fethiye Çetin yazarlık yolculuğundan Hrant Dink’le dostluğuna kadar birçok konuda okurlarıyla söyleşti. Şükrü Elekdağ sayesinde! Hasbelkader yazar oldum. Ermeni olan anneannemin hikayesi yazılsın istedim. Eli kalem tutan yazar pek çok arkadaşım vardı, hikayeyi anlattım ama kimse yanaşmadı. Sonunda birileri bunu sen yazacaksın dedi. Peki dedim ama nasıl yazacağım? Tarihimize ilişkin bu acılı sayfayı ziyan etmeden nasıl dile getiririm, diye çok düşündüm. Hiç yazarlık deneyimim yoktu. Sonra bir gün kız kardeşimin yazlığına gittim, bir odaya kapandım, çok kısa sürede kitab... Devamını görmek için bkz. | |
Necmiye Alpay, “Hukukun katillerini koruyanlar”, Evrensel Gazetesi, 13 Ekim 2013 Anneannem adlı çok sevdiğimiz anlatının yazarı ve Hrant Dink’in avukatı Fethiye Çetin, bu kez yeni kitabıyla bizi adeta omuzlarımızdan tutup bugün bakmamız gereken asıl yöne çeviriyor. Bizi derken, bu toplumun demokrasi diyenlerini kastediyorum. Kitabın adı “Utanç Duyuyorum!” Çetin, bir hukukçu olarak, Dink davasından mesleği adına utanç duyuyor. Gerçekte onun utanacağı bir şey olmadığına göre, belki de asıl utanması gerekenlere bu sözcüğü hatırlatmak istiyor. Asıl utanması gerekenler, hukukun katillerini koruyanlardır. Kimdir bunlar? Çetin, davaların bir aşamasından itibaren adım adım bu sorunun peşine düşüyor ve gördüğü gerçekleri kitap boyunca bize de gösteriyor. Bir savunmadan çok, suçluları bulma edimi bu kitap. Bir tür iddianame. Çok iyi bir yazar ve hukukçu tarafından, hukukun katillerine ve onların koruyucularına karşı, adeta bütün topl... Devamını görmek için bkz. | |
Yıldırım Türker, '''Fethiye Çetin Tarihi'', Özgür Gündem, 8 Aralık 2013 Fethiye Çetin’in ''Anneannem'' adlı kitabı, çığır açan ilklerdendir. Sadece anneannesi Seher’in hikayesiyle bu toprakların hiç deşilmemiş, hiç dile dökülmemiş ortak günahlarından birini usulca önümüze bıraktığı için değil. O günahın izlerini kendi hayatı peşinde sürerken hepimize çırılçıplak bir dil önerdiği için. ''Anneannem'', birkaç dile çevrildi. Fethiye’nin biricik hikayesinde sınırları ve kimlikleri aşan bir güç, hakikat arayıcısının tevazuu ile sarmalanmış bir içtenlik vardı çünkü. Fethiye, anne annesinin son günlerini anlatıyordu. Bir gün yaşlı kadının dudaklarından en sevdiğine bir emanet gibi aktarılan o sırla başlıyordu her şey. Asıl adının Heranuş olduğunu; tehcirde, yani o ölüm yürüyüşünde tanık olduğu zulmü anlatıyordu. Bir ömür saklanarak, örtünerek geçmişti. Üzerinde yaşadığımız topraklara benziyordu. O ki... Devamını görmek için bkz. | |
Koray Çalışkan, ''Okuyun, utanç duyacaksınız'', Radikal Gazetesi, 13 Eylül 2013 Hrant Dink’in öldürüldüğü gün. Biri aradı. Sinemaya gidelim der gibi, rahatça söyleyiverdi. İhtimal vermedim, bir yanlışlık vardır dedim içimden. Eve yollandım. Telefon susmuyordu. Açmadım. Hakikatle yüzleşmeyi geciktirmek için. O zaman üniversitenin lojmanlarında oturuyoruz. Merdivenleri hızla çıkmadım. Anahtarı hızla çıkarmadım. Bu cinayet için her şeyin önceden nasıl da hazırlandığını hızla fark ediyordum. Anahtarı çevirip içeri girdim. Derin bir nefes verdim ve televizyonu açtım. Hrant Abi’yi yerde gördüm. Bir rüzgâr esti, üzerine örttükleri şey ucundan hafifçe havalandı, ağır bir kaldırım taşı bezi tuttu. Elim ağzıma gitti. Sonrasını hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde kafamı arkamdaki duvara ağır ağır vuruyor ve ağlıyordum. Toparlandım. Agos’a gittim. Çaresizlik Ne yapmalı diye düşündüm. Eşim yedi aylık hamileydi. İlk aklıma gelen, olanı ondan g... Devamını görmek için bkz. | |
Demet Bilge, ''Siyasi cinayetlerin çözüm anahtarı'', Radikal Kitap Eki, 13 Eylül 2013 Türkiye’nin karanlık sayfalarından biri Hrant Dink cinayeti. Gelinen noktada yargının elinde tetiği çeken ve azmettiricilerden oluşan bir sanık grubu var. Dink’i yazılarından, sözlerinden dolayı hedef haline getirenler, cinayet ekibine ‘işte bu’ diye işaret edenler, ‘vurulacak’ istihbaratına rağmen önlem almayanlarla ilgili kamuoyunu tatmin edici bir gelişme yaşanmadı. 19 Ocak 2007’den beri binlerce kişi ‘Hrant için, adalet için’, ‘Biz bitti demeden, bu dava bitmeyecek’ diye haykırdı. Bu bir siyasi bir cinayetti, örgütlü işlenmişti ve göz göre göre gelmişti. Yargılama buna göre yapılmalıydı. Dink, yazıları nedeniyle hedef tahtasına konulmuştu. ‘Türklüğü tahkir ve tezyif ettiği’ öne sürülen iddianamelerle açılan davalara, teptip dilekçelerle ‘müdahil’ olanlar adliye koridorlarında tehditler savurmuştu. Dink, o güruh içinde kimi yüzleri anında tanımış, ‘işin renginin değiştiği... Devamını görmek için bkz. | |
|