| ISBN13 978-975-342-531-5 | 13x19,5 cm, 320 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Utanç Özgün adı: Shame Çeviri: Aslı Biçen Yayıma Hazırlayan: Tuncay Birkan Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Eylül 2005 |
Salman Rushdie, Geceyarısı Çocukları’ndan hemen sonra kaleme aldı Utanç’ı. Bu iki görkemli roman daha şimdiden 20. yüzyıl klasikleri arasında sayılıyor. Çok sayıda dile çevrilen Utanç şimdi Türkçede. Hiç yabancılık çekmeyeceğiniz bir ülkede, tanıdık karakterler arasında, zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz bu romanı. “Politik roman” diyebiliriz Utanç için. İktidar çılgınlığına kapılmış politikacılar, olgunlaşmamış gördükleri toplumun vasiliğine kendilerini atayan hırslı, “dinibütün” generaller, elbirliğiyle demokrasisi delik deşik edilmiş bir ülke... Müthiş bir ironi ve hüzünle anlatıyor Rushdie bu ülkeyi – politik romanların sıklıkla başvurduğu basmakalıp çözümlere rağbet etmeyen, zengin karakterlerle dolu bir alegori yaratarak başarıyor bunu. Biri Ziya-ül Hak’a, ikisi baba-kız Butto’lara “hem benzeyen hem de benzemeyen” karakterlerin önemli roller üstlendiği bu olağanüstü roman, yine “benzeyen ama tam da Pakistan denemeyecek” bir ülkenin tarihini, utanç duygusunun prizmasından anlatmaya girişiyor. Ayıbı, rezaleti, skandalları da içeren bir anlam zenginliği taşıyan bu utanç özellikle iki karakterde somutlanıyor: “Utanmazlığın” kişileşmiş hali, şişko doktor Ömer Hayyam Şakil ile başka insanların hissetmedikleri bütün utancı kendinde toplayan karısı Safiye Zeynep... | İÇİNDEKİLER |
I Anavatandan Kaçışlar 1 Servis Asansörü 2 Ayakkabılardan Bir Gerdanlık 3 Eriyen Buzlar
II Düellocular 4 Paravanın Ardında 5 Yanlış Mucize 6 Şeref Meseleleri
III Utanç, Müjde ve Bakire 7 Kızarma 8 Güzel ve Çirkin
IV On Beşinci Yüzyılda 9 Büyük İskender 10 Peçeli Kadın 11 Asılmış Bir Adamın Monoloğu 12 İstikrar
V Hüküm Günü
Teşekkürler | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümü, Servis Asansörü’nden, s. 13-16. Havadan bakıldığında her şeyden ziyade kötü orantılı bir halteri andıran ücra sınır kasabası K'da bir zamanlar üç sevimli, sevgi dolu kız kardeş yaşardı. İsimleri... ama gerçek isimleri asla kullanılmazdı, tıpkı evdeki en iyi porselenler gibi; üçünün de yaşadığı o trajedi gecesinden sonra porselenler zamanla yeri unutulan bir dolaba kilitlenmiş, böylece Çarlık Rusyası'nda Gardner seramik fabrikası tarafından üretilen büyük bin parçalık takım, gerçekliğine neredeyse inanmaz oldukları bir aile efsanesine dönüşmüştü... lafı daha fazla uzatmadan üç kız kardeşin Şakil soyadını taşıdıklarını ve herkes tarafından (yaş sırasıyla) Çanni, Manni ve Banni diye bilindiklerini söylesem iyi olacak. Günün birinde babaları öldü. Öldüğünde on sekiz yıldır dul olan İhtiyar Bay Şakil'in yaşadığı kasabaya "cehennem çukuru" demek gibi bir huyu vardı. Son hezeyanı sırasında büyük bölümü anlaşılmayan dur durak bilmez bir monoloğa kaptırmış... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Fatih Balkış, “Salman Rushdie’nin geçmişe yolculuğu”, Kamil Koç Yolculuk Dergisi, Nisan 2010 Salman Rushdie, romanlarında sürgündeki bir yazar olarak –ama bu sürgün olma durumu Humeyni’nin ölüm fetvasından sonra gerçeklik kazanmıştır– doğduğu, yaşadığı ve bir nedenle ayrılmak zorunda kaldığı toprakları betimler. Doğu kültürünü yeniden ele alırken, Geceyarısı Çocukları’nda Hindistan’ı, Utanç’ta ise, kendisinin romanda ifade ettiği gibi altı aydan fazla kalmadığı Pakistan’ı zemin olarak kullanır. Pakistan’ın en çalkantılı döneminde, bu çalkantıların tam merkezinde bulunan iki aile Haydar ve Harappa ailelerinin, (atfedilen Muhammad Ziyaü’l-Hak ve Zulfikar Ali Butto) iktidar mücadelelerinin özellikle kadınlar çevresinden anlatılması, romanın bütününü oluşturur. Romanın içerdiği siyasi tarih boyutunu komediye, farsa, gösteriye çeviren Rusdie, daha başından kendisine yöneltilecek eleştirilerden kurtulmaya çalışır. “Bu hikâyedeki ülke Pakistan değ... Devamını görmek için bkz. | |
|