Muska Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Resmi: Edward Hopper, Man Ray Kapak Tasarımı: Semih Sökmen |
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Mücellit Fatih Mücellit Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 1996 | 2. Basım: Ağustos 1997 |
Muska, yazarının tanımıyla "fantastik korku tirildemesi" türünde bir roman. Kahramanımız Sarp Sapmaz'ın ilk macerası. Altı ayna... Her biri bir aynanın içinde, bir yüzünden öteki yüzüne geçen kapıyı bulmaya çalışıyorlar... Muska'nın öyküsü bir kötülüğe dayanıyor: Bir ucu işgal altındaki "Gâvur İzmir"e, diğer ucu 60'lı yılların kozmopolit, kalender İzmir'ine uzanan bir kötülüğe... Kurşunla, duayla, kahve falıyla bu kötülüğe karşı duran iyi yürekli bilge-cadılar; gün görmüş, aydın, varlıklı Halit Duman; 94. Sokak'ın berduşu Mecnun; düşmanlarını ustalıkla fırlattığı patatesle haklayan Çatlak Hadiye; günümüzde nesli tükenmeye yüz tutan delikanlı kabadayı Ziya; on iki yaşındaki kahramanımız, kimsenin göremediklerini gören, kimsenin duyamadıklarını duyan Sarp Sapmaz... ve diğerleri... Hepsi aynı aynanın içindeler ve siz o aynaya bakıyorsunuz... | OKUMA PARÇASI |
"Birinci Ayna", s. 5-9 Halit Duman holdeki aynanın önünde durmuş, aksinin derinliklerine bakıyordu. Az sonra evden çıkacak ve bir daha geri gelmeyecekti. "Yaşamak, kara bez bir torbadan gelişigüzel aralarla üzerinde birden altıya kadar sayılar ve birkaç basit kelime yazılı fişler çekmektir. Bir al, iki neyine yetmez ulan, hanfendi beş alınız lütfen, dört ver bakalım, üç aldın ya, hepsini nah alırsınız beyfendi. Sonra ansızın 'Hepsini ver' çekersiniz. Hem de bazen hiç beklenmedik bir anda ve yerde. Bir kokteyl partide ya da okul dönüşü kalabalık trafikte karşıdan karşıya geçerken, ya da burada, kadehinizi tam dudaklarınıza götürdüğünüz sırada. Aklınızda en baştan çıkarıcı fikirler halay çekerken hem de. Apışıp kalırsınız birdenbire." Yıllar önce bir yemekte böyle demişti Halloş. Bu evdeydiler. Yakın arkadaşlarıyla kafaları tütsülüyorlardı. Alkışlamışlardı onu. Hepsini vermenin zamanı gelmiş çatmıştı şimdi. "Hepsini ver" işi ciddi çalışan bir sistemdi. Bir dah... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Fatih Özgüven, “Yerin Ruhu: Sadık Yemni”, Virgül, Sayı 1, Ekim 1997 Muska da, Öte Yer de hiç beklemediğimiz sırada farklı bir şeye kalkışma cesareti gösteren iki kitap. Sağ gösterip sol vurma konusunda oldukça başarılı, 'pokerci suratlı' bir yazar elinden çıkma basbayağı iyi iki roman. Çıktığından beri Muska üzerine bir şeyler yazmak istiyordum. Ben karar verinceye kadar kitap çok popüler oldu, aynı derecede 'sürükleyici' olan devamı, Öte Yer çıktı, yazarı Sadık Yemni heryerde birden -kitap hakkındaki yazılardan da çok- görünmeye başladı. 'Çok göz değen' kitaplar belli ölçüde ilk keşfettiğinizdeki pırıltılarını kaybederler -ya da okur sevdiği kitabı biraz kıskandığı için ona öyle gelir- ya, Muska'ya da böyle oldu gibi oldu. Ama Muska hakkında yazmak fikri tam da aklımdan çıkmamıştı. Geçen gün elime alıp yeniden okudum. Sarp Sapmaz'ın seveceği deyimle kitap gene 'zımba gibi' karşımda duruyordu. Gece ge... Devamını görmek için bkz. | |
Nesrin Kasap, “Türler Ötesi Bir Büyü: Muska ve… Sadık Yemni”, Cumhuriyet Kitap, Sayı 356, 1996 … Bu dil oyunları olağanüstü bir imgelem gücünü yansıtıyordu. Üstelik, mizah duygusunun da ne olduğunu çok iyi bilen bir imgelem gücüydü bu. Son kertede incelikli bir söylemden, yüzünüzde tebessümler uçuşturacak muzip bir söyleme geçiveriyordunuz. Aklı başında kabadayımız Ziya'da bıçkınlığın söylemiyle karşılaşıyordunuz örneğin: "Kadınlara gelince tam bir balıkçı kesilirdi. İğnenin ucuna taktığı semtteki çapkınlık ünü ve şahsına nevi fiziği çok balık çekerdi"; "Beyaz, ince kumaş dolgun vücudunun stratejik bölgelerine yapışarak kadını çıplak olmaktan daha baştan çıkarıcı yapmıştı." Hele çocukların acımasız olduğu denli de sevimli dünyasına girilen bölümlerdeki argomsu söylem neredeyse sesle gülme isteği uyandırıyordu: "Korhan onu gördüğünde Sarp planını yapmıştı. Sarı şorttan götü tabak gibi ortaya çıkmış Vakvak'ı mıhlayacaktı önce. Bunu iki nedenden yapacaktı. Birincisi es... Devamını görmek için bkz. | |
Dilâver Demirağ, “İyi Cadılar Kötü Cadılara Karşı”, Matbuat, Mart 1997 … Bu türün iyi yapıtlarında olduğu gibi Muska da sembol ve metaforlarla örülü bir kitap. Kitapta merkez simge ayna. Ayna hem Borges'in postmodern alegorilerinden birini çağrıştırıyor, hem de büyücülüğün eski inançlarında olduğu gibi bir "güç" aracısı, vizyoner bir üreteç, bir zaman makinası, –Borges'te de olduğu gibi– kötücül alt dünyalar ile yaşanan yeri birbirinden ayıran sınır. Ayna simgesi Muska'da ise hem benlik, hem de bir vizyon aracı olarak kullanılmış. Muska'da Maniheist bir biçimde iyilik ile kötülüğün, karanlık ile aydınlığın mücadelesi anlatılıyor. Asıl mesaj kötülüğe karşı direnişin birlikten ve zaaflarımızı iyi bilip onlara egemen olmaktan geçtiği yönünde. Kitabın kahramanları öykünün geçtiği yer olan İzmir'e uygun olarak Pagan kişilikler. Ancak bu kişilikler karşımıza müslüman kimliğinde çıkıyor.. |