ISBN13 978-975-342-408-0
13x19,5 cm, 296 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Liste fiyatı: 238.00 TL
İndirimli fiyatı: 190.40 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Kolektif
Metis Ajanda 2025: Ailenizin Ajandası
1. Basım
Liste Fiyatı: 75.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Joanne Greenberg
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Özgün adı: I Never Promised You a Rose Garden
Çeviri: Nesrin Kasap
Kapak Fotoğrafı: André Kertész
Kapak Tasarımı: Semih Sökmen
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Kasım 1989
29. Basım: Haziran 2024

İçine doğduğu dünyanın kurumlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen, iletişimsizliğin karanlığında yaşayan on altı yaşındaki bir genç kızın öyküsü...

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sığınmıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah'ın akıl hastanesine "düşme"sine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun "kurtarma operasyonu" başlar.

Greenberg'in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, "akıl hastalarının gizleri" üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece "normal" kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.

OKUMA PARÇASI

Nesrin Kasap, Sunuş, 1989, s. 5-9

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, pek çok açıdan bir "ilk" yapıt. Ülkemizde henüz pek tanınmayan çağdaş Amerikalı roman ve öykü yazarı Joanne Greenberg'in dilimize çevrilen ilk yapıtı olmasının yanı sıra, yazara Batı'da büyük bir ün getiren ilk kitabı. Joanne Greenberg, bu kitabın öncesinde ve sonrasında, başka birtakım romanlar ve kısa öyküler yazmışsa da, Sana Gül Bahçesi Vadetmedim onun yazarlık çizgisini belirleyen en önemli kilometre taşı olma özelliğini korumakta hâlâ. Yine, içerdiği konuyu ele alış biçimiyle de ilk sayılabilecek kitaplardan biri.

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliğin —resmi tanımıyla akıl hastalığının— serüvenidir. İnsanın, neredeyse toplum düzenine geçtiği ilk günden başlayarak, kitlesel uzlaşımlara, kabullenilmiş değer yargıları ve davranış biçimlerine aykırı düşen bireylere yakıştırdığı konumun serüvenidir bu. İşte başkişisi Deborah'ın öyküsüyle, makro boyuttaki böyle bir insan...

Devamını görmek için bkz.

Bölüm 1 ve 2, s. 11-21

1

Güzün ortasında, bitek çiftlik arazilerinden, sokaklarında sararıp kızaran ağaçların canlı renklerinin yansıdığı eski ve yabansı kasabalardan geçip gidiyorlardı arabalarıyla. Fazla konuşmuyorlardı. Üçü içinde en belirgin biçimde gergin olan kişi babaydı. Zaman zaman bir iki şey söyleyerek uzun süreli sessizlikleri bölüyor, gelişigüzel ve yerli yersiz birtakım şeylerden söz ediyordu; ama söylediklerine kendisi de katlanamıyormuş gibi bir izlenim uyandırıyordu. Bir keresinde, yandaki dikiz aynasında göz göze geldiği genç kıza sordu: "Evlendiğimde budalanın tekiydim —nasıl çocuk yetiştirileceğini, nasıl baba olunacağını bilmeyen, lanet olası genç bir budalaydım— bunu biliyorsun, değil mi?" Savunması yarı saldırı biçimindeydi, ama genç kız ne savunmaya ne de saldırıya hiç bir karşılık vermedi. Anne kahve içmek için bir yerde durmalarını önerdi. Güz mevsiminde, genç ve güzel kızlarıyla birlikte, böylesine güzel kırlar...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Leyla İpekçi, "Arıza çocuğun" romanını yazan kadınlar , Virgül, Sayı 24, Kasım 1999

Kız çocuklarının ilk deneyimleri -belki de ilk suçluluk duygusu- babayla kurdukları ilişkiye dayanır. Bu ilişkide gizli kalan veya ört bas edilen ya da açığa vurulan veya gösterilmek istenen pek çok yön vardır. Ama genç kız için hepsinin altında aynı heves yatar: Babayla kurulacak suç ortaklığı. Pek çok yazar kadın, romanlarında babayla olan ilişkilerini sorgular durur, ama çok azı Bachmann'ın ulaştığı özgünlüktedir.

Kendisine sürekli bağıran, şiddet kullanan, içki içen babasının yanında eli kolu bağlı kalan kadın-ben, çareyi yeniden babasının yanına, "o korkunç dağınıklığın içine" uzanmakta bulur. Bir gün babasının onu seveceğine dair bir umut taşımaktadır. Yoksa umut edecek bir yarını kalmayacaktır. Babasıyla arasında gizlice kurulan bir oyun, bir suç ortaklığıdır bu.

Avusturyalı yazar Ingeborg Bachmann'ın 1971'de 45 yaşındayken yayımladığı Malina ile Amerikalı yazar J...

Devamını görmek için bkz.

Dosya, “Çılgın kalabalıkta tek başına”, Radikal Kitap Eki, 6 Temmuz 2001

Amerikan sisteminden 'payını alan' yazar Joanne Greenberg, genç yaşta geçirdiği akıl hastanesi deneyimini anlattığı Sana Gül Bahçesi Vadetmedim'de, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri getirirken 'normal' kavramının ne olduğunu, kendisiyle beraber sorgulamaya zorluyor okuyucuyu. Zekâsı, erken gelişmiş kişiliği, sanat yeteneği ve aşırı duyarlılığıyla, içine doğduğu toplumun kurallarıyla ters düşen ve 'ben'in parçalanması yolunda bir yabancılaşma sürecine girerek kendi içine kapanan 16 yaşındaki Deborah'ın kimliğinde, kendi serüvenini anlatıyor Greenberg.

Bir yere ait olma içgüdüsüyle kendine yarattığı düşsel dünya ile gerçek dünya çatışmaya başlayınca toplumun kurtarma operasyonu girer devreye. Hastane ile evi arasında yaşadığı üç yıl süresince, toplumun türlü kesimleri ve yerleşik değer yargıları; her yönüyle hastane görevlileri aracılığıyla kurumsal ilkeleri so...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X